- Koşulsuz Sevgi - https://www.kosulsuz-sevgi.com -

SOLAR RÜZGAR GÜCÜNÜ KAYBEDİYOR, 50 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNE İNDİ

23 Eylül 2008: Bugün NASA merkez bürosundaki brifingte, solar fizikçiler, solar rüzgarın gücünü kaybettiğini bildirdi.

San Antonio, Texas’taki Southwest Araştırma Enstitüsü’nden Dave McComas, “Solar rüzgarın ortalama basıncı 1990’ın ortalarından bu yana %20 azaldı” diyor. “Bu, solar rüzgarı 50 yıl önce izlemeye başladığımızdan bu yana en zayıf değer”

McComas azalmayı ölçen Ulysses uzay aracındaki SWOOPS solar rüzgar sensörünün başmüfettişidir. 1990’da fırlatılan Ulysses güneşin etrafında eşsiz bir yörüngede dönüyor, bu onun sensörü güneşin hem kutupları hem de ekvatoru üzerinde taşımasını sağlıyor, böylece Ulyses solar rüzgar aktivitesinin küresel bir görüntüsünü elde ediyor:

Yukarıda: Ulyses tarafından solar rüzgar küresel ölçümleri. Yeşil renkli çizgiler 1992 – 1998 arasındaki solar rüzgarı gösteriyor, mavi renkli çizgiler 2004 – 2008 arasındaki daha düşük basınçlı rüzgarları gösteriyor.

Garip bir şekilde, solar rüzgarın hızı çok fazla azalmadı – sadece %3. Basınçtaki değişim başlıca sıcaklık ve yoğunluktaki azalmadan geliyor. Solar rüzgar % 13 daha serin ve yoğunluğu %20 daha az.

Washington DC’deki NASA’nın Ulysses Programı bilim adamı olan Arik Posner, “Gördüğümüz şey uzun vadeli bir trend, 1990’un ortalarında bir yerde başlayan basınçtaki değişmeyen, sabit azalmadır.” diye açıklıyor.

Bu olay nasıl olağandışı?

“Söylemek zor. Sadece Uzay Çağının erken yıllarından bu yana solar rüzgarı gözlemekteyiz – 60’lı yılların başından şu ana kadar.” diyor Posner. “Bu zaman periyodu boyunca, bu eşsiz. Ancak, olayın yüzyıllar boyunca kendini nasıl gösterdiğini hiç kimse tahmin edemiyor. O yıllardan daha öncesine ait verilere sahip değiliz.”

Solar rüzgarı işaretlemenin tüm güneş sistemi boyunca – heliosfer ile başlayan- geri tepmeleri/yansımaları var.

Heliosfer güneşten fırlayan manyetizm kabarcığıdır ve solar rüzgar tarafından muazzam oranlara şişiriliyor. Merkür’den Pluto’ya kadar her gezegen ve ötesi bu heliosferin içindedir. Heliosfer güneş sistemimizin galaktik kozmik ışınlara karşı ilk savunma hattıdır. Kara deliklerden ve süpernovalardan gelen yüksek – enerjili parçacıklar güneş sistemine girmeye çalışır, ancak çoğu heliosferin manyetik alanları tarafından yön değiştirir.

Yukarıda: Heliosphere

McComas, “Solar rüzgar, alışıldığı gibi heliosferi şişirmiyor” diyor. “Bu, kozmik ışınlara karşı daha az korunma olduğu anlamına geliyor.”

Solar rüzgarın zayıflamasına ilave olarak, “Ulysses ayrıca, güneşin temelini oluşturan manyetik alanın 1990’ın ortalarından bu yana %30 dan fazla zayıflamış olduğunu buldu” diyor Posner. “Bu, doğal korumayı daha da fazla azaltıyor.”

Yayınlanmamış olan Ulysses kozmik ışın verileri, aslında, Dünya’nın etrafındaki küçük ama kozmik ışınların bileşenini belli eden yüksek enerjili (GeV) elektronların sayılarının yaklaşık %20 ye sıçradığını gösteriyor.

Bu ekstra parçacıklar Dünya’nın yüzeyindeki insanlara tehdit oluşturmuyor. Kalın atmosferimiz ve gezegensel manyetik alan bizi güvende tutan ilave korunma katmanları sağlıyor.

Ancak herhangi ekstra kozmik ışınların önemi olabilir. Eğer trend devam ederse, Ay veya Mars’a gidecek olan astronotlar yüksek dozda uzay radyasyonuna maruz kalırlar. Robotik uzay sondaları ve uydularının, kozmik ışın çarpmaları nedeniyle yanlış işlev yapma riskleri artar. Ayrıca kozmik ışın akışlarını, Dünya’daki bulutluluk ve iklim değişimiyle ilişkilendiren tartışmalı incelemeler var. Bu bağlantı önümüzdeki yıllarda test edilebilir.

Yukarıda: Solar rüzgardaki sıcaklıklar ve elektronların yoğunluğu, 1990’ların ortalarından bu yana azaldı.

Fenomenin en dramatik etkilerinden bazıları NASA’nın iki Voyager uzay aracı tarafından hissedilebilir. Güneş sisteminin dışına doğru 30 yıldır yolculuk yaptıktan sonra, iki sonda şimdi heliosferin kıyısında. Heliosfer büzülmesiyle, Voyager uzay araçları yakında kendilerini heliosferin dışında, içeriye bakarken bulabilirler. Daha önce hiçbir uzay aracı heliosferin dışında bulunmadı ve Voyager uzay araçlarının orada ne bulabileceğini hiç kimse bilmiyor.

NASA ismi IBEX olan yeni bir uzay aracını fırlatmak üzere. Bu araç, güneş sisteminin kıyısına yolculuk yapmadan heliosferin boyutlarını gözleyebiliyor. IBEX heliosferin büzülmesini “görebilir” ve Voyager’lerin çıkışını önceden tahmin edebilir. Daha fazlası, IBEX güneş sistemimizin kozmik ışın kalkanının solar rüzgardaki değişimlere nasıl reaksiyon göstereceğini ortaya koyabilir.

McComas, “keşfin potansiyeli nefes kesici” diyor.