ZAMAN VE ZAMAN ÇİZELGELERİ

Yazdır Yazdır 

Zaman ve Zaman Çizelgeleri

–daniel

(Daniel Montauk Projesinde çalışmış olan bir teknisyendir)

 Zamanın Doğası

İnsan için en az anlaşılır olan kavramlardan biri zamandır. Zamanın doğası hakkında çok fazla ilerleme mühendis Dewey B. Larson tarafından yapıldı, kitabı Fiziksel Evrenin Yapısı 1959’da yayınlandı. (*1). Larson hem uzayın hem de zamanın sadece hareket (*2) olarak değindiği iki taraflı oranın veçheleri olduğunu, başka anlamları olmadığını ve bu ilişkinin dışında bağımsız olarak var olamayacaklarını ileri sürüyor. Çoğu zaman bir kutu benzetmesi yapıyor, kutunun dışı uzay, içi zaman ve kutu da hareket. Eğer bir iç ve bir dış varsa, o zaman bir kutunuz var. Eğer bir kutunuz varsa, o zaman bir iç ve bir dış vardır. Eğer bir dış varsa o zaman bir iç vardır; bir iç varsa bir dış vardır. Bu nedenle bu uzay (dış), zaman (iç) ve hareket (kutu) ile de böyledir. Üç kavram her zaman bağlantılıdır ve bağımsız olarak işleyemez. Larson’un teorisi en sonunda fiziksel teorinin Reciprocal (İki taraflı) Sistemi olarak tanındı.

İki Taraflı Sistemin yeniden değerlendirilmesinde, uzay-zaman kavramının Doğunun yin-yang kavramlarına benzer olduğu belirtiliyor, burada uzay yang veçhedir ve zaman yin’dir. Taijitu sembolizminde tartışıldığı gibi, yin-yang ayrı olamaz, aynen Larson’un uzay-zaman oranının ayrı olamayacağı gibi.

Larson daha sonra bunu bir adım ilerletti, uzayın tüm karakteristiklerinin zamanda benzer bir karaktere sahip olması gerektiğini gözledi. Uzayda, 3 – boyut görüyoruz, saat zamanı ile eşgüdümlü uzamsal ızgara. Bu nedenle, iki taraflı perspektiften, ayrıca saat uzayı ile eşgüdümlü 3-boyutlu zaman da var olmalıdır. Birincisinden “materyal sektör” ve ikicisinden “kozmik sektör” olarak söz eder, kozmik sektör geleneksel fizikte antimadde evreni olarak tanımlanır.

Materyal sektör, evrenin gözlenebilir ve ölçülebilir yapılarını içeren ortak referans çerçevemizdir. Ancak kozmik sektör fiziksel duyularımız için gözlenemez ve ölçülemezdir, buna rağmen onun zamanın uzayı nasıl değiştirdiği üzerine etkilerini görebiliriz, bu etkilere kuvvet alanları (elektrik ve manyetik alanlar) deniyor. Demir dolgular gibi maddi nesneler ile etkileşinceye ve uzaydaki davranışlarını değişirinceye kadar manyetik kuvvet çizgisini göremeyiz.

Evrenin İki Taraflı Sistem modelinde var oluşun iki farklı sektörüne sahibiz, ortak deneyimimizin 3B uzamsal, materyal sektörü; ve direkt olarak algılayamadığımız, ama hala orada olan, uzayı etkileyen 3B zamansal, kozmik vektör.

Zamanın doğru anlayışı ile, zaman çizelgeleri kavramı 3-boyutlu, zamansal bir manzaradaki bir yol olarak anlaşılabilir; burada geçmiş, şimdi ve gelecek fikirleri zamansal bir manzaradaki o yolun yalnızca soyutlamalarıdır: arkanızda olan şey geçmiştir, şu anda durduğunuz yer şimdidir ve önünüzde olan şey gelecektir.

Phoenix III, Zamanın Doğasını Araştırma

Bunlar geçen yıl (2012) David Wilcock’a gönderilmiş, zaman ve zaman çizelgeleri ile ilgili bir sayıda konuyu tartışan e – posta serileri idi.

Camelot Projesi Videosu: David Wilcock Bill Wood ile röportaj yapıyor

“Bill Wood: Live Q&A,”(*5) videosunda bahsettiği gibi, onlar [Yeni Dünya Düzeni] “zamanı” anlamıyor, spesifik olarak “saat zamanı” ile “koordinat zamanı” arasındaki farkı anlamıyor. Üç – boyutlu zaman, uzamsal eşdeğeri gibi koordinatlara sahiptir. Koordinat zamanda, “saat uzayı”nız var (mesafe kavramımız). Wilcock videonun 45 nci dakikasında koordinat zamanına girmek, bir mesafeyi yürümek ve farklı bir saat zamanında ortaya çıkmak için koordinat uzayına geri tercüme etme hakkında konuştuğu zaman, bundan bahsediyor. Bu esasen doğru ve “saat”in aslında ne olduğuna dair bazı içgörüler veriyor – o, bilincimizin “zamansal mesafe” – geçen süre – olarak görünen koordinat zamanı “ölçmek” için kullandığı “ölçme faktörüdür”. Bu uzaydaki benzer mekanizmadır, bir nesnenin mesafesini iki katına çıkarmak onun boyutunun yarıya inmesi olarak aynı görünür. Yeni Dünya Düzeni insanları bunu anlamıyor ve 3B zamansal sisteme 1B zamansal vektörler uygulamaya çalışıyor – bu Zamansal Vektör Jeneratörü (ZVJ) olarak refere edilen bir cihazın gerekliliği ile sonuçlandı.

Videonun 58 nci dakikasında, Wilcock ZVJ’nin amacının zaman çizelgelerini hizalamak olduğunu ifade ediyor… tam olarak değil, bu yine de onları etkileyebilir. ZVJ sizin aynen uzaydaki bir nesneyi bir silah ile hedef almanız gibi, 3B zamanda dolaşmak için bir cihaz idi – onların zamansal bir koordinatı hedef almaları haricinde. Nerede bulunduğunuzun ve gitmek istediğiniz yerin koordinatlarına sahip olduğunuzda, birinden diğerine bir rota çizebilirsiniz – tünel. (*7). ZVJ’nin kendisi, zamansal manzara için ölçümcünün enstrumanından daha fazla bir şey değildir.

Eğer bir silah ile uzamsal bir bölgeyi hedef alıp bir şey ile atış yaparsanız, uzamsal manzara değişir. Bu nedenle, 3B zamanda hedef alınmış koordinata bir şey göndermek ile de aynı şeydir. Gönderdiğiniz şey zaman çizelgesini değiştirir… vektörlerin konumlandırılmasını değil. Yine, uzamsal benzetme olarak, uzaktaki bir binayı patlatmak kolaydır, ama onu olduğu şekile geri koymak için bir “geri alma bombası” atmak son derece zordur. Aynı şey zamansal manzarada geçerlidir. Eğer orada bir şeyi patlatırsanız, onu olmuş olduğu şekile geri koyamazsınız, çünkü “geçmiş” ve “gelecek” soyutlamalardır, gerçeklik değildir. Değişikliğe yapışıp kalırsınız.

Zamansal manzarada yapılar, oradaki – “saat zamanı” olarak düşündüğümüz şey tarafından etkilenmez, geleneksel saate benzeşik bir tarzda davranan “saat uzayıdır” (*8). Onlar koordinat zaman manzarasını karıştırmaya başladıklarında, yaptıkları şeyi geri alamazlar ve şeylerin gitmesini istedikleri yere akışı değiştirmek için yakındaki bölgeleri manipüle etmeyi sürdürmeye çalışmak zorundalar. Bu, bir taraftan diğer tarafa sıçrayan bu salınımı başlatır, Wood’un tanımladığı gibi. Onlar her zaman fazlasıyla telafi ediyorlar ve kontrolü kaybettiler ve geleceği “tahrip ettiler” (hedef aldıkları zamansal manzaranın uzak parçasını, nedenselliği değil.)

Bahsedildiği gibi, başka bir zamansal bölgeye rota çizebilmenizden önce, bulunduğunuz yerin koordinatlarına sahip olmalısınız. Yıllar önce Wilcock ile tartıştığımız gibi, bu SZR idi, Sıfır Zaman Referansı. Bu referans Phoenix III projesi için Philadelphia deneyi sırasında, bir gemiyi 1943’e geri gönderdikleri zaman oluşturuldu – yapay gerçeklikler için SZR 1943’te merkezleniyor ve yaklaşık 50-yıl ateş aralıkları var. Zamanda, uzamsal yapılar ateşlemezsiniz – “dalgalar” ateşlersiniz, çünkü koordinat zaman alemi eteriktir – zaman katı görünür, çünkü boş olan uzamsal, materyal sektörün karşılığıdır. Koordinat uzay zaman ile dolu bölgeler ile “boş”tur; koordinat zaman uzay ile boşaltılan bölgeler ile “dolu”dur. (*9)

Bu nedenle onların “silahları” uzaktaki bir gözlemciye flüt çalan bir çift insana benzer. Her ikisi de “Do” notasını çalabiliyor olsa da, frekanslar tam olarak aynı olmaz, bu nedenle ne kadar uzağa giderseniz, dalgalar o kadar faz dışına çıkar. Yeterince uzakta, o faz farkından birbirlerini iptal bile edebilirler. Burası, aralık (menzil) kavramının geldiği yerdir. Bu dalgaları üretmek için kullandıkları bilgisayar ekipmanı, dijital-analog çevrim iledir. Çok yüksek çözünürlülük ile bile, o hala dijital yeniden yapılandırmadır… kötüleşen hatalar vardır, zamanla daha kötüleşir.

 Looking Glass (Ayna)

Şimdi Looking Glass’a atlayalım. Orion Kübü SM teknolojisidir. (*10). Ama Looking Glass, George Hunt-Williamson’un kitaplarında sözü edilen Mu’nun Altın Güneş Diski‘nin tersine-mühendisliğidir. (*11). Orijinal cihazı bilmiyorum, ama Stargate SG-1’deki “halka taşıyıcı”ya benzerdi. (Sanıyorum videoda sözü edilen tüm “portallar” Looking Glass halka taşıyıcılar – gezegenler arası yıldız kapıları değil. Bildiğim kadarıyla, Dünyanın sadece tek bir kapı adresi var ve tek bir işlevsel cihazı var, Antarktika’da.) Güneş Diski ayrıca “uzaktan görme” yeteneğine sahipti, ki yolculuk için onu kullanacak olan bir rahip tarafından varış yeri bu şekilde belirleniyordu. Şarkı, mantra ve müzik kullanarak, geçiş yapmadan önce rahip cihaza, cihazda görülebilen çok spesifik bir varış yerine ince-ayar yapabiliyordu. (Bu koordinat zaman ile işler, bu nedenle dalga formları tarafından kontrol edilir – müzik, mantra, seslendirme, şarkı söyleme ve bunun gibi.)

“Her şeyi gören göz” OBIT (*12) bağlantılı bir teknoloji idi. Her yerin ona ait bir tür DNA tınısı olduğunu buldular. Eski günlerde, bu tapınaklar ve anıtlar idi – Güneş Diski ile bulunması kolay olan çok stabil rezonans için yapılmış büyük, taş yapılar. Buradaki frekanslar cansız alemin “iç bandında” idi. Yeni Dünya Düzeni insanları sisteme tersine mühendislik yapmaya başladıklarında, biyolojik olanın “dış bandına” ayarlanabildiklerini ve herhangi bir yaşam formunun spesifik DNA tınısı toplayabildiklerini buldular, bu onlara her yerdeki herkesin yerini bulma yeteneği veriyor.

Hem dünya dışı hem de kadim olan tersine mühendislik cihazları ile sahip oldukları problemler, insan tarafından mühendislik yapılan cihazların sadece cansız yapıyı içermesidir – sadece 3B uzayı. Bu cihazlarda kullanmak zorunda oldukları “suyun” canlı su olduğunu henüz kavramadılar (*13) – tüm yaşamın 3B zamanda bir varlığı vardır ve sektörler arasında doğal bir geçiş yaratır. Üçüncü bileşen operatörün bilincidir – koordinat zaman prensiplerini kavramak zorundalar. Eski rahipler bilincin bu fonksiyonunu tanımlamak için Hermetiklerin disiplinini ve “zaman nehri” benzetmesini yarattılar. 3B zamanı, sadece-uzay perspektifinden görmeye çalıştığınız zaman, lineer, adım ölçümünden (düz bir çizgide eşit mesafeler) kutuplu adım ölçümüne (büyüme ölçümü ile sonuçlanan eşit açılar) değişir, ki sonsuz seriler olarak görünür. Bir parça kağıda bir çizgi çizin; çizginin üzerine bir nokta koyun. Yarıçaplar ile çizgiyi nokta ile birleştirin… eğer yarıçaplar arasında açıları eşit olarak yerleştirirseniz, yarıçapların çizgiye eşit olmayan mesafelerde çarptığı çizgiyi görürsünüz – daha uzarlar ve uzarlar, dik açılıdan alır ve en sonunda paralel olduğunda sonsuzluğa yayarsınız.

Buna Looking Glass demelerinin nedeni, Alice Harikalar Diyarında’nın yeteneğini Harikalar Diyarına taşıması dışında, onun ayrıca aynalar salonu olmasıydı. Kutuplu, eterik bir alemde lineer ölçümü kabullendikleri için, yansıtmalar üstüne yansıtmalar elde ettiler – her biri benzer görünen, yine de gözlemci tarafından hafifçe çarpıtılan yansıtmalar. Bu, “paralel evrenler” izlenimini verdi. Çarpıtmalar gözlemcinin bilinci tarafından getirildi, ama aslında onlar sadece koordinat alemin çarpıtılmış tekrarlanmasını görüyorlardı.

Zaman çizelgeleri ve onların nasıl değiştirildiği – ve hatta önceden belirlenmiş zaman çizelgelerinden kıçınızı nasıl çıkaracağınız – üzerine bazı yorumlar ile devam edeceğim.

Zaman Çizelgeleri

Bu projelerin çoğunda gerçekleşen aksama zamanın özelliklerini anlamada başarısızlıktır. Ve bizim (*14) için ne şans ki, onlar bilimlerinin yetersiz olduğunu itiraf etmek için çok kibirliler! Bu pojelerin sorumlusu olanlar her zaman “uzmanları” dinliyorlar. Ve benim “uzman” tanımım: hiç bir şey hakkında her şeyi bilinceye kadar daha da fazlasını bilen kişi.

Sonuç olarak, zamanın lineer ve vektörel (“zaman oku” konusu) olduğunun hatalı kavramı bilimsel düşüncede ağır basar – ve tüm okullarda öğretilir, bu nedenle insanlar o kutunun ötesini hiç düşünmezler. “Zaman çizelgelerini” anlamak için, 3B zamanı, zamansal manzara olarak ve o manzarada “geleceğin” sizin önünüzde olan şey ve “geçmişin” arkanızda olan şey olduğu anlaşılmalıdır. “Şimdi”, zamansal manzarada durduğunuz yerdir. Ve bunu netleştirmek istiyorum – “şimdi” değişmez. Eğer varlığınızı “şimdi” denilen anda dondursaydınız, ebedi olurdunuz. Ama bu aynı zamanda sıkıcı olurdu, çünkü hiç bir şey değişmezdi! Geçmiş, şimdi ve gelecek kavramı düşünüldüğü zaman onu 3-boyutlu zamansal manzara bir konumlandırma olarak düşünmeye çalışın – ve sizin pozisyonunuz sürekli değişiyor, çok hafifçe değişse de, “hareketsiz” olduğunuza inansanız bile.

Bu senaryonun çıkarımlarını düşünün: aynen uzayda olduğu gibi, iki insan koordinat zamanında aynı noktada var olamaz; her zaman bir miktar ayrılık vardır. Bu, her insanın geçmiş ve gelecek görüşünün hafifçe farklı olduğu sonucuna gelir… yeryüzü parçalarının (dağlar, nehirler, vadiler vs) genel özellikleri üzerine anlaşmaya varılabilir, ama yakın şeyler tamamıyla farklı perspektife sahip olabilir. Eğer iki insan birbirine karşı durursa, o zaman gelecekleri ile karşılaşma kaderlerindedir (önlerinde olan şey) – sadece bir kaç zamansal adım uzakta. (*15)

Şimdi psionik tarafı gözönüne alın (psişik, metafiziksel veya duyular dışı algılama tarafı). Uzayda, yol boyunca bize doğru gelen bir arabayı bir kilometre uzaktan görebiliriz ve bunun “normal” olduğunu düşünürüz. Zamanda, eğer biri zamansal manzarada ona doğru gelen bir araba görürse, buna “önsezi” diyoruz. Önsezi koordinat zaman manzarasında bir mesafeyi (teknik olarak “devam süresi”) görme yeteneğidir – Larson’un saat uzayı kavramı. Eğer sen ve ben o zamansal manzarada 10 saniye arayla dursaydık, “bir çarpmayı tahmin etseydik” bile o araba sana çarpardı ve beni ıskalardı, çünkü her ikimiz de onun yolumuzda olduğunu gördük. Yaklaşan arabayı tartışabilirdik ve uzamsal alemdeki insanlar telepatik olduğumuzu düşünürlerdi – çünkü zamanda tam birbirimizin yanında duruyoruz ve uzamsal bedenlerimiz kilometrelerce ayrı olabilir. “Zaman çizelgeleri” sadece aynı sistemin daha geniş görüşüdür – manzaradaki insanlar yerine, zamansal yakınlıkları nedeniyle kasabaların ve köylerin (kollektiflerin) benzer geçmiş ve geleceği paylaştıklarını düşünün – ama özdeş olması gerekmez.

Bir zaman çizelgesi yaratıldığı zaman, olan şey, birilerinin zamansal bir buldozer kiralaması ve yeryüzü parçasını değiştirmesidir. Zamansal Vektör Jeneratörü ile, o yeryüzü parçasının spesifik bir özelliğini hedef alabilirsiniz ve uygun rezonans ile, bir tepeyi düzleştirebilirsiniz, bir nehrin yönünü değiştirebilirsiniz veya bir dağ inşa edebilirsiniz. Zamansal manzarada yaşayan hiç kimsenin yönünü değiştirmediniz, ama şimdi onlar manzaranın modifiye edilmiş özelliklerinin etrafından çalışmak zorundalar.

İşe gitmek için yolda araba kullandığınızı varsayın, ama bugün birileri yola bir ağaç düşürmüş. Yeryüzü parçasının değiştirilmesiyle uğraşmak yerine, sadece ağacın etrafından dolaşmanız ve başka bir yola girmeniz ihtimaldir – alternatif bir yola ya da zamansal manzarada, alternatif bir zaman çizelgesine. Ağaç önünüzde olduğu için, farklı bir yola girerek geleceğinizi bilinçli olarak değiştirdiniz ve o yola girerek, eski yolda karşılaşmayacağınız bir çok yeni şeyler ve durumlar ile karşılaşacaksınız.

Şimdi işte sürpriz sonuç … arabanızdan çıkıp, ağacı kaldırıp ilk yerinde izlemek istediğiniz rotada devam edemeyeceğinizi söyleyen hiç bir zamansal yasa yoktur! Bu bir güçlük, zahmet yaratır (*16), ama aşılmaz değildir. Neyin gelmekte olduğunu bildiğinizde, oraya geldiğinde yolda durağan olmak zorunda değilsiniz. Eğer bir sokakta duruyorsanız, yukarı bakıp tam üzerinizde 10 ncu kattaki bir pencereden bir piyanonun düştüğünü gördüyseniz, sadece “son yakın!” diye çığlık atıp altında ezilir misiniz yoksa yoldan çekilir misiniz?

Eğer bilgisiz kalırsanız, sadece zaman çizelgesini oluşturanlar tarafından konulmuş engeller etrafındaki kalabalığı takip edersiniz, onların gitmek istedikleri yere gidersiniz. Bununla yüzleşelim, insanlar tembeldir ve genellikle en kolay yolu izlerler. Ve sadece zaman çizelgelerinde değil, ayrıca politikada, hukukta, ekonomide, yiyeceklerde, yakıtta … kolay “yolları” sağlayanlar onları bu şekilde kontrol etmeye devam ederler. Bir seçim olduğunu bile hiç bilmezsiniz. Uyanmış olanlar seçime sahipler.

Seçimi uygulamak başka bir konudur.

Gerçeklik İllüzyonu

David Wilcock ile bir iletişimde, şöyle ifade etti:

Deneyimlediğimiz gerçekliğin, değişen derecelerde algımız ve düşüncemiz tarafından yönlendirilen bir fikir birliği olduğunu söyleyen iki farklı muhbirim vardı. Onlar bunun, hem aynaların hem de büyüteçlerin ondan geçebildiklerinin çok gizli bir sırrıdır. Örneğin, bir aynada tam önümüzde bir hayalet gördüysek, algımız onun orda olmasına izin vermese bile hayaleti görebiliriz. O zaman diğer muhbir iki aynayı karşı karşıya koyduğumuz zaman işlerin daha da ilginç olduğunu söyledi – ve bu “çok, çok hassas bilgiydi.”

Çoğu “muhbir”in bilmediğini hatırlamalısınız, çünkü onların bilgiyi aldıkları uzmanlar da bilmezler. Delenn’in muhabirler hakkında yorumu burada uygulanabilir, “Bildiğiniz şeyi, anlamazsınız. Bilmediğiniz şeyi, uydurursunuz.” (*17)

Ben dışarıdaki oluncaya kadar “bilmiyordum” ve eski içeridekilerin çoğu notları karşılaştırmaya başladık ve “Ne halt ediyorlar?” dedik. Neler olup bittiğinin uygulanabilir bir modeline sahip olduğumuz noktayı elde etmek onlarca yıl araştırma gerektirdi.

Paralel evrenler veya zaman çizelgeleri kavramı ile ortaya çıkan çok fazla karışıklık var. Bulduğumuz şeyden, bu bir tür fikir birliği realitesi tarafından üretilen “potansiyel evrenler” olarak daha iyi ifade edilebilir. Ama bunun genel bir fikir birliği olmadığını anlamak zorundasınız – biyoenerjinin nasıl işlediğinin ve 1700 lerin sonlarında Franz Mesmer (*18) tarafından ilerletilen bazı kavramların bilgisini gerektiriyor. İnsanlar “realite”ye inandıkları zaman, bu modeli güçlendirir. “Sosyal normların” bugünlerde çok önemli olduğunun düşünülmesinin nedeni budur – fikir birliği güçlendirmesi. Eğer insanlar kendileri için düşünürlerse, o potansiyel realiteler çöker.

Aynalar ile ilgili, bu tekniklere Peri Taşları olarak değinilirdi ve aynalar gibi şeyler için bu, kompozisyona son derece bağlıdır. Yansıtıcı yüzey ağır metal olmalıdır, eski arkası gümüş olan aynalar gibi. Bugünlerde yaygın olan alüminyum aynalar (çok daha ucuz) gerçekte işe yaramaz. Gümüşün daha ağır izotopu yakalanmış nötrinoların iyi bir miktarını içerir, ki bu yüklü halde koordinat zamanı yapısının bir kısmını koordinat uzaya yansıtabilir. (*19). İki gümüş aynayı birbirine bakar durumda koyabilirsiniz, biri tam yansımayla ve diğeri kısmi yansımayla ve temelde, eski lazer kurulumlarında olduğu gibi iki ayna arasında modelin “ışık yükseltilmesine” uğradığı” hayalet lazer”iniz olur. Eğer insanlar “hayat sonrasının” net bir anlayışına sahip olsalar, o zaman güce sahip olan o insanlar korku vasıtası ile kontrol etme yeteneklerini kaybederlerdi.

Camelot Projesi Videosu: Dan Burisch

“Dan Burisch”in Orion Küpü, Looking Glasses ve zaman çizelgeleri hakkında konuştuğu Camelot Projesi videosu üzerine bazı yorumlarım var.

Orion Küpü zamansal deneyleri yönetmek için kullanılan Montauk Sandalyesinin çekirdeği idi. Küp aslında SM uzay gemisinden navigasyon bilgisayarıdır, muhtemelen daha küçük keşif gemilerinden birinden. Bir uzay gemisinin zaman genişlemesi olmadan ışıktan hızlı yolculuk yapması için, aynı anda koordinat uzayda ve koordinat zamanda başarılı şekilde seyredebilmek zorunda olduğunu düşünün. Esasen, “küp” pilotun onunla navigasyon yapması için her iki aleme bir pencere sağlar.

Işıktan Hızlı yolculuk ile olan şey, siz ışık hızını (EM bariyerini) geçerken, yolculuk yönündeki uzamsal boyutun koordinat zaman alemine geçiş yapmasıdır, çünkü hız uzay ve zaman arasındaki iki taraflı ilişkidir – bariyeri geçersiniz ve uzamsal bir boyut yerine zamansal bir boyuta sahip olmaya başlarsınız. Ama, zaman 1B vektörü olmadığı, 3B olduğu için, geminin düz olarak koordinat zaman aleminde gitmesini sürdürmek zorundasınız, bu orada doğru şekilde seyretmeniz için alemi görebilmeniz gerektiği anlamına gelir. Orion Küpünün yaptığı şey budur. Işık hızını geçtikten sonra, geminin hacmi 2 uzamsal boyuta ve 1 zamansal boyuta değiştirilmiş olur – ki bu, uzayda bir hacim olarak değil, bir alan olarak görünür, ışık üzerindeki hızın ne kadar olduğuna bağlı olarak genellikle yassı bir disk veya çay tabağı şeklinde. Işık hızının ötesine yolculuk yaparken gitikçe daha hızlı daha yassı olur (iki taraflı ilişki: daha fazla zaman, daha az uzay). Zamanda, o silindirik veya jet – benzeridir; aynen zamansal manzarada hızla giden bir meteor gibi; koordinat uzayda ve koordinat zamanda doğru bölgeye ulaşması için doğru uçuşa ihtiyaç duyar.

Phoenix III projesinde, geminin navigasyon sisteminin, kübün, arayüzün ve pilotun koltuğunun tüm parçalarına sahip idiler – Preston Nichols, Al Bielek ve diğerleri tarafından tanımlanan Montauk sandalyesi kurulumu. Bu esasen uzay gemisinin reaksiyonlarının simülasyonu (benzetimi) olan (bize bunu söylemediler) IBM merkezi işlem birimine bağlanmak ile sonuçlanan şeydir. Gemilerin ışık hızının üzerinde seyahat ettiklerini biliyorlardı, bu nedenle cihazın bir şekilde zamanı etkileyebildiğini biliyorlardı ve proje bu prensip üzerine inşa edildi. Navigasyon sistemini, uzay aracının ışık hızını geçen hızlara ulaştığını düşünecek şekilde kandırabiliyorlardı, bu nedenle uzayda sabit kalmamasına rağmen. bu zamansal navigasyon penceresi – vorteks – açıyordu. Elbette bu, simülasyon – gerçeklik ile ara sıra gerçekleşen bir kaç diğer problemi yarattı, duvarların garip bir şekilde ortadan yok olması ve yakın çevredeki hayvanların garip davranışları gibi.

Onların ya başka uzay aracından küplere sahip oldukları veya 1983’te projenin terk edilmesinden önce Montauk’takilerden birini aldıkları görülüyor. Bugünlerde IBM ana bilgisayarlarıyla dolu odayı bir PC ile değiştirdiler – muhtemelen o zamanlardan çok daha fazla güce sahip ve cihazı taşınabilir yapıyor. Burisch’in ilişkilendirdiği şeyden, şeylerin çok fazla değişmediği görülüyor – muhtemelen benim IBM için yazdığım orijinal “sandalye” sürücü kodunu hala kullanıyorlar! Arayüz için ne yaptıklarını bilmiyorum, çünkü sandalye onu kullanmak için psionik yeteneği olan bir insanı gerektiriyor. Koordinat zamanına projeksiyonu kontrol etmek için, yakın bölgedeki genel psiko – duygusal aktiviteyi toplamak için bazı sensörlere tersine – mühendislik uyguladıklarını tahmin ediyorum (bir tür “pilot” olmadan, gelişigüzel ve faydasız olurdu.) (*21)

Looking Glass aynı teknoloji değildir. O yine de Mu’nun Güneş Diskinin tüm özelliklerine sahiptir, bu nedenle bunun o yapay nesneden tersine mühendislik yapılmış şey olduğuna hala inanıyorum. Looking Glass teknolojisini insanlık yararına değil, çalışmayı bıraktığı için tasfiye ettiklerini varsayıyorum… Perulu Büyükler Irkına göre, orijinal Güneş Diski doğal olarak gerçekleşen yerçekimsel boş (null) düğümlerden faydalanıyordu (ayrıca vorteks, “ölü nokta” veya geleneksel bilimde “solucan deliği” ya da Einstein-Rosen Köprüsü adı veriliyor. *22). Bu, titreşimsel kontrolün (şarkı, seslendirme, mantra, enstrumanlar) kullanılmasıyla koordinat zaman alemine basit erişimi sağlıyordu. Ama, geleneksel teknolojimiz güç dağılımının kuvvetli EM alanlarına karşılık gelmesiyle elektromanyetizme daha fazla dayandıkça, aslında bu boş düğümleri gezegenin yüzeyinden dışarı itti – buna rağmen üst atmosferde ve yakın uzayda gerçekleşmeye devam ediyorlar. Kilitlenecek yakın bir düğüm olmayınca, Looking Glasses işlev yapmayı durdurdu. Elbette, eğer gezegensel ölçekte güç dağıtımına müdahale eden bir şey olsaydı, o zaman bu cihazlar tekrar çalışmaya başlardı.

Zaman çizelgeleri ile ilgili olarak, hala T1V83 adı verilen Montauk-üretimi zaman çizelgesindeyiz. Bu, yıllar önce Konfederasyon tarafından empoze edilen “Yanal (yan) Zaman” ile birlikte çökmek üzeredir (zamansal manzaradaki sapma (tali yol) orijinal yol ile tekrar birleşiyor). (*23) O yolların ikisi de sonlandığı zaman – ki bu bu yılın sonuna kadar olmalı – doğal zaman çizelgesine geri döneceğiz – başka deyişle, evrimin bizi götürmesinin beklendiği yolda yürüyor olacağız; 3-boyutlu zamanda – Zaman Çizelgesi Sıfırda. Zaman çizelgesi 1 (T1) ve Zaman çizelgesi 2 (T2) nin ikisi de yapay dolambaçlı yollardır, farklı gruplar nüfusu o yollara yönlendirmeye çalışarak zamansal manzarada barikatlar ve tali yol işaretleri diktiler.

Zaman Çizelgesi 1 tali yol işaretleri, küresel sıcaklığı bir kaç derece artırmak için tasarlanan çevresel felaketlerdir. Bu, Yeni Dünya Düzeninin tercih ettiği rotadır. Zaman çizelgesinin yapması için yapılandırılmış şey, önce atmosfere hidrokarbonlar sokarak küresel sıcaklığı artırmaktır – gaz çıkaran ineklerden değil, çok daha büyük ölçekte bir şeyden; astenosferde sıkışmış neredeyse sınırsız hidrokarbonların (petrol, gaz) atmosfere kaçmasını ve muazzam sera etkisine neden olmasını sağlamak için, Meksiko Körfezinin dibinde Yerkürenin kabuğunun çok ince olduğu yerde delikler açmak gibi. Şimdiye kadar gerçekleşmiş bir şeye benzemiyor, değil mi? Petrokimyasallar Körfez sıcaklıklarını büyük ölçüde yükseltir, kuzey yarıkürede iklim sistemlerinin doğal gidişatını değiştirir ve küresel sıcaklığı 2-3 C artırır, bu kuzey yarıküreye bir süreliğine zengin büyüyen bir mevsim verir – ekolojik olarak harap olan güney yarıküre pahasına. Elbette, oradaki araziler gerçekten ucuzlar ve büyük Petrol firmaları tarafından satın alınır – Şili ve Arjantin’in ne kadarını BuscCo satın aldı? Küresel sıcaklığı bir diğer 2 C yükseltmek için kuzey yarıkürede bir tane daha “kaza” ve kuzey yarıküre bir kaç sakinin oturduğu boş arazi haline gelirken, güney yarıküre gelişir – elbette, güce sahip olanlar yeni, güney yarıküre cennetlerinde iyi ve rahat olacaklar. Önce “istenmeyen” 3 ncü dünyadan kurtulmak, sonra dünya nüfusunu önemli ölçüde azaltmak için kolay çözüm (nüfusun çoğunluğu kuzey yarıkürede).

Zaman Çizelgesi 2, solar geçiş nedeniyle zamansal manzarada büyük bir fırtınaya doğru işler (*24). Hem T0 hem de T1 fırtınanın kenarını yakalıyor – T2 tam fırtınanın ortasına ilerliyor. Bu, Dünya, insanların bir tür galaktik veya solar “mikro-solucan deliği” olayı olarak yorumlamakta oldukları “çekirdek alevlenme”yi deneyimlediği zamandır. (*25). Aslında bunun solucan delikleri ile değil, solar manyetik iyonizasyon seviyesi ile ilgisi vardır, güneş sistemimiz galaktik nötral manyetik demeti geçerken önemli bir çarpma olacak.

Eğer T1 ve T2 senaryolarında not ettiyseniz, zaman yolculuğu yapan insanlar vardır, Burisch tarafından tasarlanan P24, P45 ve P52. Yakından bakın – her iki grup hala 3 ncü yoğunluktur ve artık Dünyada değildir. Bu size T1 ve T2’nin uzun vadede ne yapmak için tasarlanmış olduğunu anlatmalıdır – Zaman Çizelgesi Sıfır olan 4 ncü yoğunluğa ilerlemesi yerine, insanlığı başka bir 3 ncü yoğunluk döngüsüne geri koymak.

Koordinat Zaman Alemi

Montauk’a geri dönersek, erken projelerden biri uzaktan insanların duygularını ve tepkilerini kontrol etmesi için psişik bir insanın güçlerini yükseltmek idi. Bu tesadüfen yapılan bir keşif idi, çünkü yerel insanlar üzerindeki etki radar çanağının işaret ettiği yönün tersinde gerçekleşti. Radyo enerjisinin çoğunluğu ileriye doğru (denizdeki bir gemideki süjeleri test etmek için) yansıtılıyordu ve yansıtılmayan şeyin – ve çoğu zaman kasabada sonuçlanıyordu – bazı özel özellikleri vardı. Hem hayvanlar hem de insanlar sandalyedeki kişinin duygularını topluyordu ve sanki orada bunlara neden olan biri varmış gibi bunlara tepki veriyorlardı. Tek problem bunun lineer olmayan bir tepki olmasıydı.

Sandalyede olan biten her şey kaydediliyordu. Psişik, güvenliğin dikkatini çekmeden geğiremezdi. Ve akıllarında olanları ve kuvvetli duyguları anlatmak zorundaydılar, çünkü bu değişkenler deneyleri etkiliyordu ve bunu telafi etme yolumuz yoktu. Bu bilgiyi yakınlardaki insanların ve hayvanların davranışları ile ilişkilendirerek, duygusal içeriğin zamansal olarak yer değiştirdiğini, psişiğin geçmişi (bu kitabı kütüphaneye iade etmeyi unuttum) veya geleceği (bu akşam ne yemek yesem) düşünmesine bağlı olarak geçmişe veya geleceğe kaydığını buldular. Ama ölçek daha büyüktü. Bir kaç saat ilerideki akşam yemeği düşüncesi, etki tezahür edinceye kadar bir haftaya veya daha fazlasına tercüme edilebiliyordu. (*26)

O zamanlar, koordinat zaman kavramına sahip değillerdi, ama 2 nci Dünya Savaşından sonra görünüşe göre Almanlardan elde ettikleri “gizli bilim”e erişimleri vardı, bu 19 ncu yüzyılın eter teorilerinin bazılarına dayanıyordu (Ara sıra Maxwell’in bahsettiğini hatırlıyorum, ayrıca Einstein’ın birleşik alanı – görünüşe göre 1920 lerde yayınlamaya çalıştı, ama bu her nedense geri çekildi.) Ama ışık hızının sınır olmadığı, eterik aleme giriş kapısı olan bir hudut olduğunu biliyorlardı, ki bu bir şekilde zamanı değiştiriyordu.

Proje kapatıldıktan sonra Dewey Larson kozmik sektörünün – 3 boyutlu zaman alemi – doğası üzerine yeteri kadar yayın yaptı; bu çok fazla parçayı bir araya getirdi. Tüm anormalliklere geri bakınca, o kozmik sektör bilgisiyle… olaylar daha fazla anlam kazanıyor.

Montauk Üssünde sandalye ile deneyleri yapmakta oldukları zaman, her zaman garip şeyler oluyordu. O kadar sık oluyordu ki, insanlar bunları görmezden gelmeye eğilim gösteriyorlardı. Öğle yemeği yerken karmakarışık bir yerde oturmak ve bütün duvarın titremesi ve bir kaç dakikalığına var oluştan kaybolması, sonra olduğu şeye tekrar katılaşması gibi şeyler. Bunun gibi şeyler olduğunda, insanlar sadece tepsilerini alıp odanın diğer tarafına geçerlerdi ve yemeye devam ederlerdi. Hayaletler (görmediğiniz ama orada olan insanlar) ve poltergeist-benzeri aktivite çok yaygındı. Uyarı olmadan nesneler havada uçuşurlardı, oraya buraya çarparlardı… bu işi ilginç hale getiriyordu. Neler olup bittiğini inceleyen ve oradakileri sorgulayan, bir psişik Enstitüden paranormal uzmanlar ekibi bile vardı. Ara sıra muhtemelen insanların paniklemesini ve halka açılmalarını önlemek için, onların verdiği bir sunuma katılmamız gerekiyordu.

Bunların hepsi iyi şeyler değildi. Bunun çoğunun Philadelphia Projesi materyalinde dökümante edildiğine inanıyorum. Zaman zaman, duvarı çıkarmak yerine, bir veya iki kişiyi yakalıyordu ve onlar “hızlanıyordu“, “yeşile saplanıyorlardı” veya “ortadan yok oluyorlardı”. Belki bu terimlerden bazılarını açıklığa kavuşturmalıyım:

– Zaman uzayı ihlal etmeye başladığında, hissettiğiniz ilk şey “hızlanmak”tır. Bu zamanın sizinle yarıştığı hissidir, yine de sizinle ilgili her şey normal hızda işliyor görünür. Bunu hissettiğiniz zaman, KAÇIN. “Yeşile saplanmak” üzeresiniz. Bunun yoldan çekilmeniz için doğanın uyarı şekli olduğunu düşünüyorum.

– Sonra olan şey, havanın yeşile dönmesidir. Bezelye çorbası yeşili, yoğun sis. Eğer bir kasırga gelirken, bir fırtına sığınağında bulunduysanız, tam olarak neden bahsettiğimi bilirsiniz. Hava yeşile döner ve “kalınlık” üstlenmeye başlar, en sonunda jölede hareket etmeye çalışmaya benzer. Bu ilk başladığında yoldan çekilebilirsiniz, eğer çekilmediyseniz, “Yeşile yapışıp kalırsınız”. Zaman uzayda katı olarak algılanır – uzamsal vakumun tersine çevrilmişi – veya yoğun çorba hissine sahip olan “eter”, yüzme havuzunun içinde koşmaya çalışmak gibi.

– Sonra yeşil solup kaybolur ve alandaki nesneler çölde uzaktaki nesnelerin yaptıkları sıcaklık dalgaları gibi yumuşak ve titrek bir ışıkla parıldamaya başlarlar. Hava titreşip parıldamaz – nesneler bunu yapar. Sanki dalgalar onların içinde koşuyor gibidir. Bu sadece bir kaç saniye sürer, sonra “ortadan kaybolur”. Bir şekilde görünmez hale gelir, yine de fiziksel olarak hala oradadır, berrak bir sıvıya dönüşen bir duvar gibi. Onların orijinal olarak başarmaya çalıştıkları şey buydu – DE 173’te (USS Eldridge, Rainbow Projesi) optik görünmezlik.

– Bir insan ortadan yok olduğu zaman, hızla hareket etmek ve yerini işaretlemek ve ellerinizi onun üzerine koymak zorundasınız, çünkü kolaylıkla görülmezler. Genellikle üste yeni olan herkese bunu yapmaları komutu verilirdi, çünkü bu alan etkilerine maruz kalmanın kümülatif olduğunu gördüler ve eğer birisini çok sıkça kurtarmaya çalıştıysanız, onlara dokunur dokunmaz siz de ortadan yok oluyordunuz. Ve tenden tene dokunmak zorundaydınız – eğer tenlerini bulabilirseniz ( birileri kışın yok olduysa, sarılıp sarmalanmış olurlar, açık olan tek alan kişinin burnudur – bulması kolay değil.) Yine de hala orada, çarpıtılmış bir formdadırlar, bu nedenle etrafı hissetmek ve bir şeyler olup olmadığını görmek için beklemek zorunda olurdunuz. Tenden tene teması kurduğunuz zaman, geri gelmeye başlarlardı ve normalde diğerlerini yardıma çağırırdınız ve o kişi normale geri dönerdi. İlginç şekilde, cansız nesneler ortadan yok olduğu zaman, alan kapandıktan sonra geri dönerlerdi (Eldridge’de olduğu gibi). Sadece biyolojik organizmaların yardıma gereksinimi vardı.

– Eğer bir insan ortadan yok olursa ve yardım edecek kimse yoksa, “yapışıp kalmaları” büyük olasılıktır. Yapışıp kalmak, insanın tam olarak bilinçli ve tamamen felç olması anlamına gelir. Göz kapaklarınızı bile kırpamazsınız. Sanki beden için saat zamanı durmuştur ve hatta kanınızdaki yuvarlar bile kan akışınızda dolaşamazlar. “Yapışıp kalan” insanlar haklı olarak, çok hızlı bir şekilde paniklerler. Yapışıp kalmış olanlar bunun için şöyle söylerler, “CEHENNEM, Anonim”. Bu bazı önemli psikolojik travmalara neden olur. Elleri onun üzerine koymak kişiyi “yapışık kalmaktan” kurtarabilir ve geri dönmesini sağlayabilir – yine de her zaman “normal”e dönmezler. Bu dehşet verici bir deneyimdir.

– Alanın kuvvetine ve yapışmış kaldığınız süreye bağlı olarak, “Donabilirsiniz” de. Titreşme formu kaybolur ve herhangi bir şeyin veya herhangi birinin orada olduğunun fiziksel kanıtı olmaz. Eğer konum dikkatle işaretlenmediyse, donmaktan geri dönüş yoktur. Bir insan donduğu zaman, alan kordon altına alınır ve herkes uzak tutulur, donan kişiyi çözmek için kullandıkları demanyetize ekipmanı ile bazı uzmanlar olur. Bu halde, lokalize manyetizme çok büyük hassaslık olur. Eğer cep pusulası ile birisi çok yakınlaşırsa, donmuş olan kişi kendiliğinden tutuşur – ve orada saatlerce veya hatta günlerce yanar. Geri getirilenler, o algının son derece çarpıtılmış olduğunu ve zamanın geçişinin şiddetli şekilde farkında olduklarını söylerler – dakikalar günler gibi hissettirir. Çevrenizi idrak edemezsiniz; hayalet gibi ve çarpıtılmış olur, hayat ile ölüm arasındaymışsınız gibi ve her iki alem sizin hakkınızda biraraya karışmıştır. Ve hareket edemezsiniz, konuşamazsınız veya bununla ilgili herhangi bir şey yapamazsınız.

– İnsan ayrıca “derin dondurucu”ya itilebilir, burada zaman duygusu tamamen gider. Bir dakikanın mı yoksa bir yüzyılın mı geçmiş olduğunu söylemek imkansızdır. Derin dondurucudan geri getirilmiş olan bir kaç kişi, orada başka bir dünya olduğunu, tanımının zor olduğu bir dünya olduğunu söylüyor – ve genellikle delilik ile üstesinden geliyorlar, neler olduğunu kavrama yeteneklerinin olmamasının sonucu. (Şimdi, fiziksel ve motor yeteneklerinin yararsız olduğu ve her şeyin insan bilinci tarafından ters yüz olmuş göründüğü kozmik sektöre geçiş yapmış olduklarından şüpheleniyoruz.)

Bu, koordinat zamanı ile ortalarda olan karışıklıkların bazı eğlenceli olanlarıdır. Kozmik sektör (Larson’un koordinat zamanı için verdiği isim) ile başa çıkmaya çalışarak problemlerin çoğuna rastgeldik, onunla tüm etkileşimler – ne kadar kesin hesaplanırsa hesaplansın – gelişigüzel sonuçlara sahip oluyordu. Anlaşılan o ki, koordinat zaman 19 ncu yüzyıl eter araştırmacılarının insanların inanmalarına yol açtıkları bu boş hiçlik değil – o yıldızları, gezegenleri ve yaşamı olan bütün bir evren.

Kadim geleneklerin şamanları bu koordinat zaman alemindeki eterik yaşamın tam olarak farkındaydılar. Bunları ve bunların insanlar ile etkileşimlerini görmek için yetenekler geliştirdiler. Doğadaki düşük yaşam formlarının çoğu asalaktır ve insanın qi’si (*27) tarafından çekilirler – lezzetli yiyecek! Biz enerji inşa etmek için yiyecekleri yiyoruz; onlar form oluşturmak için enerji yiyorlar. Kuvvetli duygulara, özellikle korku gibi negatif duygulara çekiliyorlar – ki bu Montauk’ta boldu. Bu zamansal varlıkların varlığı hesaplamaların çoğunu karıştırdı, yine de o zamanlar bunun farkında değildik. Doğada gelişigüzel görünen bir şeyler olup bittiğini biliyorduk (bu eterik yaşam formlarının hareketi), ama sinyal gönderdiğimiz alemin iyi bir anlayışına sahip değildik, ne de orada yaşayan maddi olmayan formların olabileceğinin anlayışına sahip değildik.

Okuduğum Montauk literatüründe, Duncan Cameron’un bilinçdışından bir yaratığı, bir canavarı çağırdığı söyleniyordu. Bilinçdışımız koordinat zamanın bilincidir, çünkü bunlar karşılıklı olarak ilişkilidir. Aslında Cameron’un çağırdığı şey, muhtemelen büyük maymunlarımızdan birine benzeyen, bu eterik yaşam formlarından biriydi ve onu yeterince çekti ve fiziksellik ile direkt olarak etkileşim kurabildi ve üssü harap etti. Tüm verici ekipman harap olduğunda (Bunu Nichols’un yaptığını sanıyorum – o gece orada değildim), o varlık kendi alemi ile faza geri döndü ve bizim alemimizden yok oldu. Ama bu tür enerji imzası ayak izlerini bırakır – insanlar hala “Montauk Noktasında” bazı garip şeyler görüyorlar. (*28)

20 Yıl Sonra

Sıkça bahsettiğim gibi, Phoenix III projesini yürüten insanlar gerçekten ne yaptıklarına dair ipucuna sahip değillerdi. Bu genellikle “deneme yanılma” idi, çoğu zaman hata oluyordu. Rus veya Çin olduğu düşünmenizi sağlamak için “yabancı teknoloji” olarak fatura edilen bazı ileri teknolojiye sahip idiler – ama Rus ve Çin teknolojisi bile herkesin okulda öğrendiği aynı fiziğe dayanıyor. Bu insanlar “bu dünyanın dışında” olan şeyler yaptılar. “Yabancı teknolojiden” konuşmaya başladıkları zaman, merdivenin en altında olan bizler “diyecek bir şeyiniz var mı” dermiş gibi birbirimize bakıyorduk. Hiçbirimiz gerçekte büyük resmin ipucuna sahip değildik, sadece projelerin bölümlerinde çalışıyorduk. Ama o zamanlardan beri ortaya çıkan tüm bilgiler ile, daha büyük bir resim parçalardan birleştirilebilir.

Bulduğumuz şeylerden biri, kullanımda olan iki farklı türde “teknoloji” olduğudur. Bugün kullandığımız elektromanyetik teknoloji SM’lerden geliyor. Ayrıca SM’lerin düşmanları olan LM’ler veya “Küçük İnsanlar” tarafından kullanılan farklı türde bir teknoloji var. (*29) Eter teorisiyle insanların tartıştığı – özelde John Worrell Keely (*30) – “titreşim fiziği”ne benzer olan mekanik bir teknolojiye sahipler. İki teknoloji karşılıklı olarak müstesna olmaya eğilim gösteriyor; birbirlerinin varlığında çalışmayı durduruyorlar.

Ayrıca LM teknolojisi ile büyük miktarda zorluk vardı, çünkü insan onunla düzgün şekilde etkileşim kurmak için fiziksel duyulara sahip değil. Bir kaya alıp, “ağırlığı yaklaşık 1 kilo” diyebilirsiniz. LM’lerden biri aynı kayayı alıp, “bu Si-bemol” derdi. Onların duyusal organları bizimkinden farklı çalışır. Bizim fiziksel duyularımız, genetik benzerliğe sahip olduğumuz ırkınkine daha çok benzerdir: SM’ler. SM teknolojisini kolaylıkla kullanabiliriz, ama LM teknolojisi şarkıcılara ve müzisyenlere daha iyi uyar, çünkü şeylerin kozmik/koordinat zaman veçhesi ile daha iyi meşgul olur. SM teknolojisi tamamen uzamsaldır, Phoenix projeleri için tercih edilen teknoloji olmasının nedeni budur.

Bu teknolojileri anlamak için, önce kendi başına bir evren yaratan 3- boyutlu, koordinat zaman kavramlarına ve bu evrenin bizim kendi 3 – boyutlu, koordinat uzay alemi ile eşzamanlı olarak var olduğu kavramına aşina olunmalıdır. O paralel realite veya evrenin uzak köşesinde bir yere gizlenmiş bir realite değildir – o tam buradadır, tam şimdidedir, sadece bizim uzamsal realitemiz ile faz dışındadır (iki dalganın aynı zamanda aynı noktadan geçmediği durum), bu nedenle fiziksel duyularımız onu belirleyemez.

Ama, fiziksel olmayan duyularımız onu belirleyebilir ve onun içinde işlev yapabilir, ki bu “psişik” yeteneğe neden olur.

Önsezi uzakta, zamansal manzarada bir şeyleri görmekten ibarettir.

– Telepati, uzayda ne kadar ayrı olmalarına bakmaksızın, yanyana duran iki insanın sohbet etmesidir.

Telekinezi, zamansal kolunuz ile bir nesnenin zamansal bileşenini manipüle etmek ve “zamanın uzayı nasıl değiştirdiğini” izlemektir.

Durugörü bir çift zamansal dürbündür.

Duruişiti zamansal manzarada sokaktaki birine seslenmektir.

Gerçekte, biri beden için uzamsal, maddi olan ve diğeri ruh için zamansal, kozmik olan iki farklı alemde var olduğunuzu kavradığınızda, tüm duyular dışı yetenekler kolayca anlaşılır. (*31&32) Ve komik olan şey, bunların hiç “duyular dışı”, sihirli veya metafiziksel olmamasıdır – sadece öğrenmeyi seçebileceğimiz veya seçmeyebileceğimiz, kullanacağımız veya görmezden geleceğimiz, biyolojik yaşamın doğal bir sonucudur.

Bitirirken, küçük bir sır vereceğim… lisede matematik dersinde sanal sayı olarak bilinen can sıkıcı küçük bir kavram vardı. Rotasyon gibi davranan bir sayı ve uzayda hiç bir yerde miktar olarak var olmaz. Genç bir öğrencinin perspektifinden, sanal sayılarla uğraşmak kesirlerle uğraşmaktan daha zordur!

Bizim perspektifimizden, zaman kutuplu bir alemdir – rotasyon doğal olarak gerçekleşen şeydir. Maddi ve kozmik sektörler birbirlerinin karmaşık eşlenikleri olarak daha iyi tanımlanır (*33), bu nedenle uzay gerçektir ve zaman sanaldır, hayalidir – ama “inandırma” açısından değil, sanal sayı açısından. Karmaşık sayıyı, gerçek ve sanalın kombinasyonunu anlayın, uzay ve zaman; yang ve yin; beden ve ruh arasındaki bağlantıyı anlarsınız.

Koordinat zamanın sanal, hayali olmadığını bildiğiniz için, o komik küçük sanal sayılar aslında fiziksel ve metafiziksel arasındaki etkileşimi gösterirler… ve her iki alemde bir ayağın bulunması ile, uzay ve zamanın ötesinde olan o şeylere kapıyı açar.

DİPNOTLAR

1 Fiziksel Evrenin Yapısı şu sıralar baskısı olmayan tamam olmayan bir çalışmadır, 3 bölümdür, Hareketten Başka Hiçbir Şey, Maddenin Temel Özellikleri ve Hareket Evreni.

2 Larson orijinal olarak “uzay-zaman”ı kullanıyordu ve daha sonra geleneksel fizik tarafından kullanılan uzay-zamanın yaygın, koordinat temsili ile karıştırılmaması için bunu “hareket” etiketine değiştirdi.

3 İki Taraflı Sistem Teorisinin Yeniden Değerlendirilmesi, website: http://rs2theory.org

4 İki Taraflı Sistemde, bu antimadde değildir, teknik olarak “tersine çevrilmiş madde”dir, çünkü bağlantı çarpımsal tersine çevrilmedir, “anti” ön-eki ile sonuç çıkarılan ilave ters çevrilmiş şey değildir.

5 Youtube, “Bill Wood: Live Q&A,” http://www.youtube.com/watch?v=9k7J0RWLFGo

6 David Wilcock’a Larson’un teorilerini tanıttım, bunlara koordinat zaman da dahil, bu nedenle İki Taraflı Sistemin temel anlayışına sahip.

7 Tam olarak Daniel Jackson gibi, orijinal Stargate filminde, “orijin noktası” olarak 7 nci şerit (nişan) tanımlandı.

8 Materyal sektör uzay/zaman ilişkisine, uzayın zaman ile ilişkili olarak nasıl değiştiğine dayanır. Kozmik sektörde, durum tersine çevrilmiştir; yapı zaman/uzay ilişkisine, zamanın uzay ile ilişkili olarak nasıl değiştiğine, bu nedenle “saat uzayın” dayanır.

9 Bu “boş uzay” ve “katı zaman” kavramı evrenin iki taraflı yapısını anlamak için çok önemlidir. Atomlar uzayın koordinat vakumunda konumlanmış “zamanın katılarıdır”. O zaman kozmik sektörü, antimadde evrenini zamanın koordinat katısındaki “uzay delikleri” olarak algılarız, ki bu 19 ncu yüzyılın eter teorilerinin orijinidir.

10 “SM” çoğu zaman “reptilianlar” olarak refere edilen Saurian İnsanlar veya Uzay İnsanları ifade etmek için bir ünvandır. (Onların asıl türleri yerküresel yaşamın türüne göre sınıflandırılması içinde değildir).

11 Brother Philip, Andların Sırları, Timothy Beckley ve Brent Raynes tarafından edit edildi, 1976.

12 OBIT ‘Outer Band Individuated Teletracer’in kısaltmasıdır, etik düşüncelerden dolayı basına tasarımcıları tarafından sızdırıldı. Bu cihazın kullanımı ile ilgili etik kaygılar sarsıcı olduğu için, “inandırıcı yadsınırlık” için aynı isim ile Dış Limitler bölümü yaratıldı.

13 Viktor Schauberger’un araştırmasına ve Olaf Alexandersson’un Canlı Su kitabına bakınız.

14 “Biz” bilimsel gizli örgüt anlamına geliyor, hükümetlerin veya genel halkın bilgisi olmadan kadim ve dünya dışı bilimi ve spiritüelliği anlamak ve deşifre etmek için çalışan insanlar.

15 Bu ayrıca EPR paradoksunun nasıl çalıştığıdır… uzamsal bitişiklik değil, zamansal bitişiklik; uzamsal mesafeye bakmaksızın, iki foton hala birbirlerinin konumlanmasını etkiler, zamanda bale yapan bir çift dansçı gibi.

16 2012 ile ilgili olarak (Carla Rueckert tarafından kanal olunan) Q’uo nun ifade ettiği gibi bu zaman çizelgelerinin çoğu “aksaklıklar”dır.

17 Babylon 5 nci bölüm, “Düşen Yıldızların Yapıbozumu”

18 Mesmerizm ve eteroloji üzerine tüm çalışmalar çürütüldü, çünkü kitleleri manipüle etmenin bir yolu olarak çok iyi çalışıyordu ve elit/kabal bunu kendisi için saklamak istedi. Mükemmel bir özet James Stanley Grimes’in 1850 de yazdığı kitapta bulunabilir; Eteroloji ve Mesmerizmin Phreno-Felsefesi ve Büyülü Konuşma Sanatı, bu kitaba phreno-manyetizm, elektro-biyoloji vs savlarının gözden geçirilmesi ile, uykunun ve bilincin yeni felsefesi dahildir.

19 Bunun aslında nasıl işlediğini kavramak için, Larson’un atom modelinin, ayrıca quadrapolar nötrino yükü üzerine Peret tarafından yapılan RS2 araştırmasının anlayışına ihtiyaç vardır.

20 Bakınız: http://projectcamelot.org/dan_burisch.html

21 Duncan Cameron, Montauk “pilotlarının” en iyisiydi.

22 Geleneksel bilim tarafından büyük ölçüde yanlış anlaşılan, ama kozmik sektör (koordinat zaman) prensipleri ile kolayca açıklanan başka bir kavram.

23 Gezegenler Konfederasyonu, Bir’in Yasası materyalinde bahsedildiği gibi, ayrıca İlahi Konsey veya Andromeda Konseyi olarak bilinir.

24 Jeomühendislik yazıma bakın. www.kosulsuz-sevgi.com/galaksiden-haberler/jeomuhendislik-chemtrails-kimyasal-puskurtmeler-haarp-dunya-duzenleri-zaman-cizgileri-ve-yukselis/

25 Peret, Bruce, “Dünyanın Çekirdeğinde: Gezegensel Evrimin Jeofiziği” Reciprocity XXVII, № 1 (Spring, 1998).

26 Larson kendi teorisinde bu değişkeni “inter-bölgesel oran” olarak açıklar; bu, uzayı ölçekleyerek koordinat zamanı saat zamanına bir normalleştirmedir.

27 Qi biyoenerji için Çince terimdir, ayrıca prana veya ch’i olarak bilinir.

28 Montauk Noktası, Long Island’ın ucu, New York.

29 LM ler Dünyaya özgü olan bir diğer zeki türlerdir, efsanelerde ve mitolojide elfler, periler olarak boldur, LaMerians olarak değinilirler (Lemurian/Lemuryalılar değil – Lemurian denizin insanları anlamına gelen Fransızca bir sözcüktür), Amerika’nın batı sahilinde su bebekleri veya İskandinavya’da Nøkk olarak refere edilirler. (Stargate SG-1’in Nox’u LM lere dikkate değer şekilde benzeyen barışcıl ETlerin bir ırkı).

30 Keely teknolojisini çalıştırmayı sürdürmekte zor zamanlar yaşadı, çünkü bunu sanayi devrimi sırasında inşa ediyordu – bağdaşmayan teknoloji ile çevrelenmişti. Ayrıca, titreşim fiziğinde su sıralardaki araştırmanın çoğunluğu yanlış fikirler altında işliyor… Jeomühendislik yazısında bahsedildiği gibi, bunlar geriye doğrudur! Titreşim cihazını işlevsel yapmak için gerekli ayarlamanın çoğu, titreşimi nötralize etmektir – onu yaratmak değil. Keely gibi, LM teknolojisi nötral merkeze dayanır.

31 Larson, Dewey B., Uzay ve Zamanın Ötesi, çeşitli bölümler.

32 İnsanlar ruhu (soul) farklı isimler ile adlandırılır; bazen zihin, eterik/astral beden veya spirit. Bilimsel gizli örgütteki araştırmacılar net bir ayrım yaparlar, ruhu kozmik beden olarak tanımlarlar; uzamsal, fiziksel beden ile benzer boyutta ve karmaşıklıkta olan, bir yaşam biriminin görünmeyen yarısı olan kozmik atomların bütünlüğü. Spirit (ilahi benlik) “uzay ve zamanın ötesi”ndedir.

33 Larson sektörlerin iki taraflı olduğunu düşünüyordu, ama 1980 lerde Prof. KVK Nehru boyutsal ilişkilerini korumak için sektörlerin eşlenikler/birleşikler olarak daha iyi tanımlandığını gösterdi.

(Çeviri: Saffet Güler)