- Koşulsuz Sevgi - https://www.kosulsuz-sevgi.com -

GALAKTİK KOZMİK IŞINLAR EŞİ GÖRÜLMEMİŞ SEVİYELERDE HIZLANIYOR

Mitch Battros

 18 Mart 2016

Samanyolu’nun merkezinde, yeni bir keşif daha önce hiç gözlenmemiş olan enerjilerdeki bu kozmik radyasyonun kaynağını ilk kez ortaya seriyor. Galaksimizin merkezi yüksek enerjili kozmik ışınlar üretme kapasitesine sahip bir çok nesnenin yuvası, özelde süpernova kalıntısı, pulsar rüzgar nebulası ve muazzam yıldızların sıkıştırılmış kümesi.

Bugün yaklaşık 100 teraelektronvolt (TeV) enerjisi olan kozmik ışınların, süpernova kalıntıları ve pulsar rüzgar nebulası gibi nesneler tarafından galaksimizde üretildiğini biliyoruz. Ama, teorik görüşler ve Dünyaya erişen kozmik ışınların direkt ölçümleri, galaksimizdeki kozmik ışın fabrikalarının en azından bir petaelektronvolt (PeV) parçacık sağlayabileceğini gösteriyor. Son yıllarda bir çok multi – TeV hızlandırıcılar keşfedilirken, en yüksek enerjili galaktik kozmik ışınların kaynaklarının arayışı şimdiye kadar başarısız oldu.

Ancak, Felix Aharonian (MPIK, Heidelberg ve DIAS, Dublin), “Samanyolu Galaksimizin merkezinde yerleşik olan, Sgr A adıverilen süper kütleli kara delik PeV protonlarının en akla yakın kaynağıdır” diyor; ekliyor, “bir çok olası hızlandırma bölgesi düşünülebilir, ya kara deliğin yakın çevresinde ya da daha da uzakta, kara deliğe düşen materayalin bir kısmının ortama geri püskürtüldüğü yerde, böylece parçacıkların hızlanmasını başlatıyor.”

Gamma – ışını emisyonlarının H.E.S.S. ölçümü (Yüksek Enerji Stereosckopik Sistem), merkezi kara delik tarafından hızlandırılmakta olan protonların spektrumunun anlamını çıkarmak için kullanılabiliyor, Sgr A’nın çok muhtemelen protonları PeV enerjilerine hızlandırdığını ortaya koyuyor. Şu sıralar, bu protonlar Dünyada belirlenen kozmik ışınların toplam akışının nedenini açıklayamıyor. “Ama, eğer merkezi kara deliğimiz geçmişte daha aktifse, o zaman bugün Dünyada gözlenen galaktik kozmik ışınların büyüklüğünden sorumlu olabilir. Eğer doğruysa bu, bu esrarengiz parçacıkların kaynağı ile ilgili yüzyıllık eski tartışmayı dramatik bir şekilde etkiler.

(Çeviri: Saffet Güler)