GAİA’NIN HİKAYESİ

Yazdır Yazdır 

Suzanne Lie kanalıyla

Yükselişteki Sevgili Partnerlerim,

Öncelikle, birçokları tarafından bana sorulmakta olan bir soruyu yanıtlamama izin verin. Bu soru şu, “Gezegensel yükselişe en iyi nasıl hizmet edebilirim?” İlk yanıtım; sabırla. Sabrın bugünün modern dünyasında yaygın bir özellik olmadığını biliyorum. Günlük yaşamın telaşı ve rekabeti, acele etme, oraya ilk gitme ve onu şimdi yap, gezegensel sakin sabır idealimi gölgeliyor. Sabır çok önemli, çünkü ileriye gitmek için çok çalışmanın acelesi – koşuşturması rezonansınızı hayatta kalma bilincine düşürüyor.

Acele etmenin bir insan özelliği olması gibi, sabır gezegensel bir özelliktir. Görkemli okyanusları, engin ovaları, yüksek dağ sıralarını ve muazzam ormanları sabır olmadan yaratabildiğimi mi düşünüyorsunuz? İnsanlık günler ve yıllar açısından düşünür, ben yüzyıllar ve binyıllar açısından düşünürüm. Ama, zamanın sadece ŞİMDİ teriminde ölçüldüğü gerçeklik frekansına geri dönüyoruz. Kutuplulukların sayısız sınırlamalar ve Ruhtan ayrılık yarattığı boyuttaki/frekanstaki yaşam deneyiminin Son Oyunundayız.

Bizlerin, gezegenimin tüm muhteşem varlıklarının kollektif bilincinin, düşük boyutlarda forma sahip olmayı deneyimleyebilmemiz için bu hologramı yaratma deneyine karar verdiğimizi açık bir şekilde hatırlıyorum. Gezegenimizin kutuplulukların olduğu, ama zamanın, uzayın ve formun değişebilir olduğu dördüncü boyutsal olmasına niyet edildi. Formun esnekliğinden dolayı, kayalar, nehir yatakları ve derin mağaralar gibi birinci boyutsal varlıklar olmak için gönüllü olanlar, düşük hayvanların, ağaçların ve çiçeklerin ikinci boyutsal formunu almak için frekanslarını kolayca dönüştürebiliyorlardı. Dahası, hayvanlar insan olabiliyor ve insanlar hayvan olabiliyordu.

Dünya dördüncü boyutta olduğu zaman, hepimiz Yaratıcı BENLİĞİMİZ, formumuzu tutan Elohim, bizi Kaynak ile sınırsız bağlantıda tutan Melekler ile sürekli iletişim içinde yaşıyorduk. Üçüncü boyutun aşırı kutupluluğuna geçişimiz Atlantis zamanı sırasında başladı. Önceleri Atlantis, öncüsü ve Pasifik Okyanusundaki karşılığı Lemurya kadar saf ve masum idi. Atlantis şimdi Atlantik Okyanusu olarak bilinen yerde idi ve ağırlıklı olarak eril enerjiyi temsil ediyordu. Diğer taraftan Lemurya şimdi Pasifik Okyanusu olan yerdeydi ve ağırlıklı olarak dişil enerjiyi temsil ediyordu.

Eril enerjinin girişken gücüyle, Atlantis’in insanları Elohim’in güçlerini anlamak ve Kaynak ile yeni bağlantılar yapmak için yeni formlar yaratmak ile deneyler yapmaya başladı. Atlantislilerin gerçekliği dördüncü boyut olduğu için, o boyutun dönüşebilir doğasından dolayı bu deneyler kolaydı. Maalesef, kişisel genişleme arayışlarında Atlantisli bilim insanları giderek kibirli oldular ve Doğanın yasalarının üzerine çıktılar, bu onların frekansını kendi BENLİKLERİ, Elohim, Melekler ve Kaynak ile sürekli iletişimlerimden ayıracak kadar düşürdü. Spiritüel bağlantıları olmayınca, ayrıca kollektif ve gezegensel bilinçten ayrıldılar. Bu noktada, daha büyük bireysellik ve başkaları üzerinde ve kendi dışsal gerçeklikleri üzerinde daha fazla kontrol arzu etmeye başladılar.

Bundan önce, ister kaya, bitki, hayvan veya insan formunda olsun her yaratık Kaynağa ve bana, Gaia’ya, tüm dünyasal deneyimin annesine bağlantılı idi. Gökyüzü Baba ile birlikte, ben, Dünya Ana dördüncü boyut gezegende form olarak yaşamı yansıtan holografik ağda tüm gerçekliği birleştiriyorduk. Hepimiz, kaya, su yolları veya böcek formunu almayı seçenler bile aynı holografik deneyime bağlı olan TEK bilinç olduğumuzu biliyorduk. İçinde formlar aldığımız birleşik gerçekliği yaratmak için hepimiz bilincimizi biraraya birleştirmiştik.

Hepimiz bu formların sadece yaşam sahnesinde giydiğimiz kostümler olduğunu biliyorduk. Bu nedenle, bazı işçilerin iş arkadaşları ile “nöbetlerini değiştirmeleri” gibi, başka formlara değişmekte veya başkaları ile formları değiştirmekte olağandışı bir şey görmüyorduk. Matriksimizi sabit tutmak için, statik kalan tek şey Dünya Ananın (gezegensel form) ve Gökyüzü Babanın (kapsayıcı/Dünya formu için holografik zemin, temel) formları idi.

Gezegensel sahneye katılan aktörler giderek rollerine çok bağlandılar. Artık formlarını başkaları ile paylaşmak veya rollerini değiştirmek istemediler. Bu nedenle, sevgi dolu, akıcı holografik  resim daha fazla statik hale geldi. Dahası, aktörler rollerine çok fazla bağlanırken, içlerindeki kendi Yaratıcı BENLİKLERİNDEN kendilerini daha fazla ayırdılar. En sonunda, Ruhtan bu ayrılış daha da çok hakim oldu. Bundan dolayı, gezegenimin frekansı düşmeye başladı ve birçok dördüncü boyut yetenekleri kayboldu.

Dördüncü boyutta iken, tüm yaşam bilinç aracılığı ile birbirine bağlı idi ve birlikte birleşik gerçekliğimizin holografik resmini yansıttığımızın hepimiz farkındaydık. Bağlantımız vasıtası ile, bir başkasına ne yaparsak eşzamanlı olarak kendimize yaptığımızı biliyorduk.

Sonra, kendilerini bilim insanları olarak gören Atlantisliler, sadece holografik matriksin illüzyonları içinde kanıtlayabileceklerine inanmaya başladılar. Bu nedenle, kendi yüksek boyutlu realitelerinin gerçeği kayboldu, ayrıca gezegenimin çokboyutlu yaratıkları ile bağlantıları kayboldu. Kendilerini ayırmalarından dolayı, vicdan olmadan veya üzerinde düşünmeden başkalarının formu ile deneyler yapabiliyorlardı. Kaybettikleri şekil değiştirme yeteneğini yeniden kazanmaya çalıştılar, ama bilinçlerini doğal olan bir frekansa yükseltmek yerine, genetik mutasyonlara ve acı verici operasyonlara başladılar.

Deneyleri “süjeleri” için büyük acı ve ıstırap yarattı ve zalimlik kavramı gezegenimde kök saldı. Zalimliğin yaratılması ile, korku geldi. Bu korku frekansımızı, birçoklarının gezegenimizin aslında holografik bir yansıtma olduğunu ve bizim – tüm yaşamın – beşinci boyut ve ötesinde BİR bilincine birleşik olduğumuzu unutmaya başladığı noktaya düşürmeye başladı. Bu zamana kadar, Atlantis çağının Kali Yuga’sında idik.

Kali Yuga Foton Kuşağındaki son yolculuktan en uzakta olan 2,000 – yıllık döngüdür. 2,000 yıl boyunca yüksek frekanslı ışık ile dolu harikulade Altın Çağ olan, Foton Kuşağında bulunuruz. Sonra, Foton Kuşağını terk ettiğimizde, daha da az yüksek frekanslı ışık olan beş adet 2,000 yıllık döngüden veya Çağdan geçeriz. Son çağ olan Kali Yuga’ya kadar, 10,000 yıldır Foton Kuşağının dışındayız. Şükür ki, Kali Yugayı Foton Kuşağına yeniden giriş ve Altın Çağın bir başka 2,000 yılı takip ediyor.

Holografik galaksinin etrafında zaman/uzay dönüşünün ortak illüzyonunda, Foton Kuşağı her 10,000 yılda Aslan Çağında ve Kova Çağında geliyor, ki buna şimdi giriyoruz. Beşinci boyutun engin konsantrasyonu ve Foton Kuşağı hologramın oyuncularının uyanmasını kolaylaştırır. Formda yaşamın ortak holografik gerçekliğinde birleşmiş oldukları gerçeğine önceden uyanmış olanlara, ayrıca Foton Kuşağının yakınlığı tarafından uyananlara sanal gerçeklikten çıkma ve beşinci boyut ve ötesindeki kendi çokboyutlu, Yaratıcı BENLİKLERİNE geri dönme fırsatı sunuluyor.

Hologramdan “çıkış yapmak” ölmekten çok farklıdır. “Öldüğünüz” zaman, Çokboyutlu BENLİĞİNİZE veya deneyimlediğiniz gerçekliğin her zaman projektörü olduğunuz gerçeğine henüz uyanmış olmazsınız. Diğer taraftan, çıkış yaptığınız zaman, gerçek BENLİĞİNİZİ hatırlamaya uyanırsınız. Bu nedenle, gerçek Yaratıcı BENLİĞİNİZE geri dönmeyi bilinçli olarak seçebilirsiniz. Başka deyişle, Çokboyutlu Yaratıcı BENLİĞİNİZ ile birleşmek için beşinci boyuta ve ötesine yükselirsiniz.

Foton Kuşağına giriş her zaman düşük boyutlardaki formun holografik projeksiyonun yeniden başlatıcısı olarak hizmet etti. Dünya Ananın ve Gökyüzü Babanın temeli kaldı, ama yeni bir oyun başladı ve yeni Ruhlar form içinde yaşam ile deneyler yapabildi. Atlantis ile döngünün bitişiyle, yeniden başlatma çok erken gerçekleşmedi. Kollektif ve gezegensel bilinci istila etmiş olan büyük korku miktarından dolayı, Dünyanın frekansı yüksek dördüncü boyuttan Düşük Astral Plana (dördüncü boyutun en düşük frekansı) ve hatta üçüncü boyuta düştü.

Gerçekliğimizin dördüncü boyut olmasına niyet edildiği için, üçüncü boyut o kadar düşük idi ki, holografik matriks çözünmeye başladı.Bu çözünmenin nıhai sonucu matriksimizin tam çöküşü ve holografik yansıtmanın kapanması olacaktı. Yüksek boyutlara ve yüksek ışıkları ile matriksi onarmak için holografik gerçekliğimize girmeleri için gönüllü olmaları için muhteşem ışık varlıklarına yardım çağrısı gönderdim. Onlar Dünya matriksimin kalmasında başarılı oldular, ama üçüncü boyut benim daimi rezonansım oldu.

Bir çok oyuncu Foton Kuşağındaki son yolculuk sırasında hologramdan çıkmayı seçmesine rağmen, bir çok Atlantisli hologramda kalmak istedi. Onlar bilinçlerinin çok çarpıtılmış olduğunun, neredeyse “Dünyanın ana gemisini” parçalayacaklarının farkında idiler. Gaia’ya dönmek ve vermiş oldukları zararı onarmak istediler. Şükür ki, gezegensel yardım çağrısını yanıtlayan gönüllü Işık Varlıkları, Foton Kuşağına yeniden girişimizden önce, sonraki 10,000 yılda matriksimize yardımcı olmaya devam etmeyi kabul ettiler.

Şu anda Kali Yuga’nın 2,000 yılının son yıllarındayız. Atlantis zamanlarında olduğu gibi, Foton Kuşağı içindeki ışığın 2,000 yılının en uzağındaydık. Bu nedenle, büyük korku ve karanlık zamanı deneyimledik. Ama, bu karanlık ve korkuyu sevgiye ve ışığa dönüştürdüğümüzde, BENLİĞİMİZİ hatırlamak ve Yaratıcı BENLİĞİMİZİN beşinci boyut gerçekliğine geri yükselmek için en büyük yeteneğe sahip oluruz. Foton Kuşağında bu girişte, ben, Gaia size katılacağım ve kişisel yükselişleriniz aynı zamanda gezegensel yükseliş olacak.

Dahası, 3B uzay/zaman parçamız dördüncü ve/veya beşinci boyuta ve ötesine geri yükselmeyi diliyor. Bu nedenle, holografik matriksimizin tüm oyuncuları beşinci boyuta geri dönecekler, Dünya Ana’nın formu (gezegensel formu) ve Gökyüzü Babanın formu (kapsayıcı/Dünyanın formu için holografik zemin) da beşinci boyuta geri dönecek. Bundan dolayı, en yüksek boyutlardan büyük varlıklar, gezegensel matriksimi iyileştirmek ve harika yükselişimizin ihtişamına katılmak için frekanslarını üçüncü boyutsal forma girecek kadar düşürmeye gönüllü oldular.

Korkunun sokulmasından dolayı, holografik matriksimizin frekansı yavaşça beşinci boyuttan dördüncü boyuta düştü ve sonra dördüncü boyutun Düşük Astral Planına ve sonra da “Atlantis’in çöküşünde” karanlığa düştü. Şimdi, geldiğimiz Birliğe ve beşinci boyutun ŞİMDİ zamansızlığına geri dönüyor. İnsanlarımın bazılarının üçüncü boyut bağlılıklarını salıvermeye hazır olmayabileceğini biliyorum, ama onlar için de düzenlemeler yapıldı.

Formlarımız şimdi üçüncü boyutsal ve kişisel ve gezegensel auralarımız dördüncü boyutsal. Başka bir holografik yaşama giriş yapmalar arasında dinlendiğiniz yer dördüncü boyuttur. Bu zamanda enkarne olan bir çoğunuz bu büyük yükselişe doğru yaşamlar ardına yaşamlarda vereceğiniz katkıyı pratik yaptınız. Bu yaşamlar arasında, dördüncü boyutta dinlendiniz. Bazılarınız yükselebildi ve beşinci boyut ve ötesindeki BENLİĞİNİZE geri dönebildi.

Yükselmiş olanlarınızın çoğu, gezegensel yükselişe yardım etmek için bu çağda geri döndü. Gerçekte, orijinal oyuncular ve/veya Atlantis’in çöküşünde matriksimizi kurtarmaya gönüllü olanlar arasında olabilirsiniz. Geçmiş gezegensel hizmetiniz nedeniyle büyük deneyin zirveye ulaşmasının muhteşem anına katılmak için geri dönmeyi dilediniz. Ek olarak, diğer gezegenlerin, galaksilerin ve boyutların bir çok üyesi dördüncü ve beşinci boyuttan büyük yardımda bulunmaktalar.

Bir zamanlar, birçoğunuz gerçek Benliğinizi unutup uykuya daldınız ve üçüncü boyut gerçekliğinin illüzyonlarında kapana kısıldınız. Sonra fiziksel Dünya hologramına tekrar tekrar yeniden enkarne olmakla/giriş yapmakla sınırlandınız. Şükür ki, en sonunda beşinci boyuttan ve ötesinden holografik rolünüzü yansıtmakta olduğunuz gerçeğine uyandınız ve uyanıyorsunuz. Ben, Gaia, her hangi formda, ister kaya, su, böcek, bitki, hayvan, insan, peri, Elemental veya Melek olsun, enkarne olmuş olan her varlığı hatırladığımı ve spiritüel olarak TANIDIĞIMI söylemeyi diliyorum.

Gezegensel yükselişte partnerim olmak için geri dönmüş olan her birinize, ayrıca rahatlık bölgelerinden çıkmaya korku ile çok dolu oldukları için değişimden, herhangi değişimden korkan insanlara büyük sevgi ve adanma hissediyorum. Hala kendi BENLİKLERİNE uykuda olanlar için, ben dağları ve okyanusları yaratırken sahip olduğum aynı sabrı öneriyorum. Zaman bir illüzyondur, çünkü holografik gerçekliğimiz BİR’İN ŞİMDİsinden yansıtılıyor.

Büyük deneyimizde bana katıldığınız için teşekkür ederim. Birlikte holografik Dünyamızın yansımasını yarattığımız gibi, birlikte üçüncü boyut Dünyada yaşam projektörümüz olan Yaratıcı BENLİĞİMİZİ kucaklayacağız. Matriksimizi dördüncü boyutun oyunbazlığından ve yaratıcılığından düşüren ve üçüncü boyutun ışık/karanlık, sevgi/korku, eril/dişil aşırı kutupluluklarına sokan, korkunun ortaya çıkması idi. Bu kutupluluklar arasında orta yolu bulduğumuzda, beşinci boyut ve ötesindeki BİR’İN Birliğine geri dönmek için dördüncü boyuta geri döneceğiz.

Partneriniz,
Gaia

(Çeviri: Saffet Güler)