İMAM MEHDİ’NİN ZAMANLARI

Yazdır Yazdır 

İMAM MEHDİ’NİN ZAMANLARI

Tatiana: Ama bu stabilizasyonun ne aracılığıyla gerçekleştiğini biliyoruz (İgor Mihayloviç: Biliyoruz). Dolayısıyla biliyorsunuz, İslam’da açıkça söylenmiştir ki, bu fani dünyanın sadece bir günü kalsa bile, Allah o günü İmam Mehdi’nin gelmesi için uzatacaktır.

İgor Mihayloviç: Ne yani, gelip her şeyi yapacak mı? Eğer İslam’ı alırsak, orada İmam Mehdi hakkında insanlar tarafından, altını çiziyorum, Peygamber tarafından değil, insanlar tarafından söylenenler… Onların beklediği şekilde asla gelmeyecek.

Tatiana: Yine de O’nu bekliyorlar, çünkü kurtuluşun O’nda, O’nun gelişinde olduğunu biliyorlar.

İgor Mihayloviç: O asla onların beklediği gibi bir görüntüde olmayacaktır. Peygamberin söylediklerine gelince, o doğruyu söyledi. Olacak olaylardan bahsetti, ne yapılması gerektiğini söyledi, tüm ümmetini, tüm takipçilerini tam olarak o an için hazırlıyordu, tüm toplumun hazır olması gerekiyordu. Allah’ın size her şeyi vereceğini söyledi: zenginlik, cesaret ve güç. Geriye kalan tek şey Peygamberi takip etmek, onun yolunu izlemekti. Öyle değil mi?

Taisia: Evet, takip etmek…

İgor Mihayloviç: Ve o zaman ümmet Mehdi ile buluşmaya tam ve eksiksiz olarak hazır olacaktı. Ve sonunda O, Kendisini onlara gösterecekti.

Tatiana:Evet.

İgor Mihayloviç: Ama yine, o Mehdi’ye bir bakalım: “gizli…”, “gizli değil…”, “Kendisini sadece Kabe’nin yanında gösterecek…”, “313…”, 314 kişi…”, – kim ne derse desin. Bugün itibariyle İslam 13 asırdan fazla bir süredir varlığını sürdürmektedir. Ve tüm insanlardan sadece 300 kişi (313, pardon, ya da 314, kim ne derse desin) – sadece onlar ve hepsi bu mu? Yemin edecek olanlar, Mehdi’yi tanıyacak olanlar?

Tatiana: Çok fazla değil.

İgor Mihayloviç: Basitçe ifade edeyim. Bu dünya Mehdi’nin onlara gelmesine ya da kendisini onlara göstermesine layık mı? Bundan şüpheliyim. Yine, nereden gelmeli ve nereye gitmeli? Neden? Peygamber aslında farklı bir şey söyledi.

Tatiana: “O benim Evimden olacak.”

Taisia: Evet, “benim Evimden”

İgor Mihayloviç: Evet. O, Peygamberin Evinden gelecek. Oysa, o hadislerin yorumcuları ve diyor?

Taisia: O’nun kelimenin tam anlamında onun ailesinden gelmesi gerektiğini söylüyorlar, yani…

 İgor Mihayloviç: Nereden?

Taisia: Onun soyundan. Ali’nin soyundan gelmesi gerektiği, Mekke’de olması ve sonra Medine’de olması gerektiği…

İgor Mihayloviç: Ve sonra Medine’den çıkarılacak ve Mekke’ye gelecek. Anlıyor musunuz? Yani, bu size bir şey hatırlatmıyor mu?

Taisia: Başka bir deyişle, bunu şehirlerle ilişkilendiriyorlar.

İgor Mihayloviç: Ve yine, O’nun nereden gelmesi gerekiyor: Mekke’den mi yoksa Medine’den mi ortaya çıkmalı?

Tatiana: Evet: Peygamber’in gerçek evinden.

İgor Mihayloviç: Basit bir sorum var dostlarım; gerçekten de Mehdi’nin Peygamber’in vaat ettiği gibi (ve Peygamber her zaman doğruyu ve Gerçeği söyledi) gelmesi gerektiğine inanan Müslümanlar için, Mehdi’nin gelmesi gerekiyor. Onun Evinden gelmesi gerekiyor. Kimin evinden? Peygamberin evinden ve Ali’nin evinden. Ali, Peygamberin sonuna kadar sadık kalan, Allah’a sadık ve Peygamberin takipçisi olan en yakın ümmetinden biridir. Dolayısıyla soru şudur: Mehdi’nin nereden gelmesi gerekiyor – Medine’den mi yoksa Mekke’den mi?

Taisia: Onun gerçek Ev’den gelmesi gerekiyordu.

 İgor Mihayloviç: Kimin Evinden?

Taisia: Peygamber’in kendisinin Evi, gerçek Yuva.

İgor Mihayloviç: Peygamber şu anda nerede, dostlarım? Soru sizin için: O şimdi Mekke’de mi, yoksa Medine’de mi? Şu anda nerede?

 Taisia: O şimdi Allah ile birlikte Ruhsal Dünya’da.

İgor Mihayloviç: O şimdi Allah’ın yanında. Öyleyse nereden, onun Evi neresi? Onun Evi şimdi Allah’ın yanıdır. Allah’ın evi Peygamberin evidir. Öyleyse Mehdi’nin nereden gelmesi gerekiyor? Bunlar basit şeyler. Anlıyor musunuz? Yani, bunları anlamamak çok saçma. Ama aynı zamanda insanlar tamamen farklı bir şey iddia etmeye başlıyorlar. En çok neyi seviyorum biliyor musunuz? İnsanların Peygamber’in ne demek istediğini açıklamaya başlaması. Sonuçta Peygamber artık peygamber gelmeyeceğini açıkça söylemişti.

Taisia: Doğru, “artık ne havariler ne peygamberler ne de yeni bir din olacak” dedi.

İgor Mihayloviç: Bu doğru. Ve olamaz da, çünkü o tüm peygamberlerin mührüdür. Başka hiç kimse ziyaret edilmedi ve bu Bilgi dünyaya başka hiç kimseye getirilmedi. Öyle değil mi? Öyleyse neden birisi yorumladı? Böyle bir şey nasıl olabilir? Anladığım kadarıyla şeytan insanlara telkinde bulunuyor. Onlara “Gidin ve konuşun, sizi dinleyecekler, Peygamber adına konuşun, ne demek istediğini söyleyin ve insanlar dinlesin” diyor. Bu oluyor ve insanlar dinliyor. İblisler iblisleri destekler. Oysa insanların kafalarında iblisler var. Bu da doğrudur. Ve Peygamber bu konuda da konuştu (Taisia: Evet, uyardı). Bu gerçekten böyledir.

Soru farklı: Neden kimse Peygamber’e karşı konuşanlara, o yorumculara engel olmadı? Neden kimse Peygamber’in doğruyu söylediğini düşünmedi? Demek istediğim, eğer Allah’a inanıyorsam, O’na inanıyorum, Allah’ın var olduğunu biliyorum. Eğer Peygambere saygı duyuyorsam, ona saygı duyuyorum, o insanlar arasında en iyisidir. Eğer Peygamberi takip edersem, aynı ölümlü sıradan insanların Peygamberin ne demek istediğini yorumlamaya başlamasına nasıl izin verebilirim?

**

Tatiana: İgor Mihayloviç, biliyorsunuz, güneş ve ayla ilgili olarak İslam’da pek çok bilgi var ve çarpıtmalar da yok değil, şöyle söyleyelim, aslında tıpkı Hadislerde ve Kuran’da olduğu gibi. Peygamber’in ölümünden kısa bir süre önce güneş tutulmasının gerçekleştiği bir an vardı. En küçük oğlunun öldüğü anda oldu ve doğal olarak tüm insanlar tedirgin oldu, belki de bu güneş tutulmasının bununla bir ilgisi olduğunu, bunun kötü bir işaret olduğunu düşünmeye başladılar. Sonra insanların bu ortak duası gerçekleşti. Muhammed Peygamber çok uzun bir süre dua etti. Esasen, dışarı çıktığında güneş tutulması sona ermişti.

Daha sonra insanlara hitap etti ve şunları söyledi: “Şüphesiz güneş ve ay Allah’ın ayetlerindendir. Bu nurların her ikisi de birileri öldüğü veya doğduğu için gölgelenmez! İkisini de gördüğünüz zaman tekbirler getirin…” Tekbirler Allah’ı yüceltmektir ve hatta diyebilirim ki, sevinç işareti olarak kullanılır. “Allah’ı anın ve sadaka verin.” Ayrıca şunu söyledi: “Benim bildiklerimi bilseydiniz az güler çok ağlardınız. Bunu anlatabildim mi?” Peygamberimiz hangi olayların gerçekleşeceğini ve olayların nasıl gelişeceğine dair hangi senaryoların mümkün olduğunu çok iyi biliyordu. İmam Mehdi geldiğinde iki senaryo olabilir. Bir senaryo, eğer insanlar “Muhammed’in ailesinden kimseye ihtiyacımız yok” derlerse.

Taisia: Evet. “Eğer içinizdeki cahiller, ‘Allah’ın Muhammed’in ailesine ihtiyacı yoktur’ derlerse, bu durumda Mehdi gizlendiği yerden çıkacak ve o zaman delip geçen bir yıldız gibi gelecek ve bu dünyayı adaletle dolduracaktır.” Burada, “delip geçen bir yıldız”…

İgor Mihayloviç: Bu senaryoların en kötüsü. Buna ihtiyacımız yok.

Tatiana: Peygamber dedi ki… Evet. Ve Peygamber, eğer Mehdi’yi kabul etmezseniz, bu Peygamberi kabul etmemek ile aynı şeydir veya buna eşittir. Ama başka bir senaryo var. Bu, insanların Mehdi’yi tanıdığı senaryodur. Bu durumda..

İgor Mihayloviç: Böylece, iki değil, üç senaryo vardır. Peygamber üç senaryodan bahsetti. Ama birçok kişi aslında iki senaryodan bahsediyor. İlk senaryo az önce Taya tarafından okundu. Bu en kötü seçenektir.

Taisia: İkinci senaryo insanların Mehdi’yi tanıdığı ve kabul ettiği senaryodur. Ve sonra şöyle denir: “Mehdi korkuya karşı zafer kazanmıştır ve yenilgi nedir bilmez. Yeryüzü onun önünde zenginliklerini açacak ve onun gücü doğuya ve batıya yayılacaktır. Kâfirler hoşlanmasa da Rab, dinini onun aracılığıyla insanlara açıklayacaktır. Yeryüzünde ıslah edilmemiş hiçbir yer kalmayacak.” Yani, geliştirme kısmı…

İgor Mihayloviç: Ancak güç konusunda aynı fikirde değilim. Gücü insanlara geri verecektir.

Taisia: Doğru. Hadiste tam olarak insanların ayağa kalkacağı ve Mehdi’nin devletini kurması için koşullar yaratacağı söyleniyor.

İgor Mihayloviç: Peygamber’in kendi sözlerinin değiştirilmesi ve gevşek bir şekilde yorumlanması, Mehdi’nin insanların iktidarı kendilerine geri vermesini ve dünyanın değişmesini desteklemesi yerine – bu kısım doğrudur. Ancak iktidarı ele geçirmesi ve birilerine hükmetmesine gelince, bu yanlıştır. Peygamber böyle bir şey söylemedi, insanlar bunu uydurdu. Kendilerini iktidarla meşgul edenler, yedi, dokuz ya da daha iyisi kırk yıl hüküm sürmek isteyenler. Onlar kendilerinden, kendi hayallerinden ve arzularından bahsediyorlardı, Mehdi’den değil.

Taisia: Evet, aynen öyle. “Peki, Mehdi’yi nasıl bekleyeceğim?” diye soruluyor. Ve biliyorsunuz, burada ilginç bir nokta var, Mehdi’nin gelişinden önce yapabileceğiniz en iyi şeyin sadece onu beklemek olduğuna dair bir görüş var. Dolayısıyla insanlar bunu tam olarak şöyle yorumluyorlar: “Mehdi gelecek ve her şeyi yapacakken siz oturup hiçbir şey yapmamalısınız.”    

 Tatiana: Kendi başına, doğru. İnsanların katılımı olmadan.

İgor Mihayloviç: O gelecek ve her şeyi kendisi yapacak.

Taisia: Evet, kendi başına. Gelecek ve her şeyi kendisi yapacak, ama… 

İgor Mihayloviç: Her şeyi değiştirecek ama bunu sizin için yapacak, değil mi? İnsanlar için.

Tatiana: Evet. “Müminler” beklediler ve aldılar.

İgor Mihayloviç: Evet, beklediler ve onu aldılar, en önemlisi… Ama bir dakika, o zaman insanın liyakati nedir? Bu, insanın yapabileceği en iyi şeyin hiçbir şey yapmamak olduğu anlamına mı geliyor? Bu bir şekilde…

Taisia: Evet. Ama biraz daha derine bakarsak, insanların hem manevi anlamda hem de diyelim ki dışsal olarak, maddi eylemlerinde aktif olmalarının beklendiğini görebiliriz. Dışsal olandan bahsedecek olursak, ümmetin tek bir kalp, tek bir organizma olarak birleşmesi ve ortaya konacak küresel görevleri çözmeye hazır olması gerektiği söylenmiştir. Manevi olandan bahsedecek olursak, şu Hadis çok ama çok dokunaklıdır: “Mehdi ortaya çıktığında, Allah müminlerde öyle bir görme ve işitme gücü yaratacaktır ki, Mehdi postacı olmadan bulunduğu yerden tüm dünyaya seslenecek ve onlar da O’nu işitecek ve hatta göreceklerdir.”

Tatiana: Ve ayrıca Mehdi’nin nasıl tanınacağı çok önemlidir.

İgor Mihayloviç: Bu gerçekten doğru. İşitecekler ve görecekler, ama sadece bazıları O’nu tanıyacak. Neden? Çünkü Mehdi, biliyorsunuz, ben aslında bunu Öteki dünyaya atfederdim. Aslında biliyorsunuz, bu dünya gözüyle değil, içsel manevi bir görüşle görülmelidir. Bununla birlikte, sadece Allah’ı gerçekten sevenler, O’na gerçekten hizmet edenler ve Peygamberi gerçekten sevenler ve ona sadık olanlar içsel görüşe sahiptir. O insanlar – evet, onlar da manevi görüşe sahiptirler, bu yüzden hem Mehdi’yi hem de onun Çağrısını ve çok daha fazlasını duyacak ve göreceklerdir.

 Ama yine de insanlar aslında belli özelliklere sahip bir adamın geleceğini, onların yerine her şeyi yapacağını, herkesi yeneceğini ve savaşacağını bekliyorlar. Başka bir deyişle Mehdi’ye militan bir işlev yüklüyorlar değil mi? Savaşması bekleniyor, fethetmesi bekleniyor, bütün zenginlerin mallarını alıp fakirlere vermesi bekleniyor (Tatiana: Eşit porsiyonlarda), Allah’a şükür, faizle değil (Tatiana: Tefecilik yasaktır). Gördünüz mü? Faizle değil, evet, bu yönden, bunu anlatırken bir şekilde kendilerini kısıtladılar.   

Tatiana: Peygamber’in Veda Hutbesi’nde bunu yapmamaları gerektiğini söylediğini hatırladılar.

İgor Mihayloviç: Evet, Peygamber’in tefeciliği yasakladığını hatırladılar.

 Taisia: Tefecilik, doğru. 

Tatiana: Biliyorsunuz, bu nokta çok önemli, çünkü bana göre Peygamber takipçilerine her zaman iki küresel fikir aktarmıştır. Birincisi ve en önemlisi, içsel ve ruhsal olarak olgunlaşmaları gerektiğidir (İgor Mihayloviç: Doğru), bu çok içsel ruhsal vizyonu geliştirmeleri gerekir ki İmam Mehdi’nin geleceği zamanlarda yaşadıkları anda, O’nu sadece bu kriterle, ruhsal vizyon kriteriyle tanıyabilsinler. Ve her Müslümanın dış yaşamıyla ilgili ikinci çok önemli nokta, tek bir yumruk gibi olmaları, birleşmeleri, Peygamberin hayal ettiği gibi tek bir topluluk olmalarıdır.

İgor Mihayloviç: Ve herkesin gözden kaçırdığı en önemli başka bir şey daha var biliyor musunuz? Peygamber ahir zamanları tam olarak “Mehdi’nin Zamanları” olarak adlandırdı, öyle değil mi? Eğer diğer dinleri ele alırsak, diyelim ki Hıristiyanlık, ahir zaman kimin zamanıdır? Comforter (Teselli Edicinin). Ve bu şekilde diğer peygamberlere doğru ilerlersek, aynı şeyi göreceğiz. Öyle değil mi? Diyelim ki, sıfatlar farklı, ama öz bir. Son zamanlar.

Ama en ilginci, sanırım bu bilgi bir yerlerde kaldı ve arkadaşlarımız bulup bu anlatacaklarımı doğrulayacaklardır. Muhammed Peygamber, ahir zamanda, İmam Mehdi zamanında insanların öleceğini söyledi. O gelir gelmez, ister gizli olsun ister olmasın – O geldi, O bu dünyada, insanlar O’nu görsün ya da görmesin, ama O burada ve herkesle iletişim kuruyor. Önemli olan nokta, O’nun herkesle iletişim kurmasıdır. Ve bu zamanda insanlar ölecek – bazıları daha erken, bazıları daha geç, diyelim ki insanlar Yaratıcı Toplumu inşa ettikleri andan önce bile, Peygamberin dediği gibi “İslam tüm dünyada zafer kazandığında”, bu önemli değil, ya da kıyamet ya da Yargı Günü gelene kadar. Peygamber’in söylediği en ilginç şey şuydu: “İmam Mehdi zamanında, insanlar öldüğü zaman Allah onları karşılayacak ve ‘İmam Mehdi size Muhammed Peygamber hakkında ne söyledi’ diye soracak. Ve bu, kişinin nerede olacağını belirleyecektir – Allah’ın Dünyasında Peygamber’in yanında ya da iki kat ceza ile cehennemde.” En ilginç nokta da bu.

Tatiana: Çok ilginç.

İgor Mihayloviç: Evet, doğru. Ve bu doğru. Ama bu ne anlama geliyor: “O sana söyledi”? Her şeyden önce, buna dayanarak, ortaya çıktığı gibi herkese anlatması gerekiyor. Öyle değil mi? Ve en ilginci, herkese Muhammed Peygamber’in kendisiyle ilgili bir şey söylemesi gerekiyor.

Taisia: Herkesin duyacağı bir şey. Ayrıca, biliyorsunuz Mehdi’yi tanıyacak insanlar ile ilgili olarak “onlar Allah’ı en iyi öğrenerek tanıyanlardır” deniyor. İşte onlar tanıyabilecek olanlardır.