AGARTHA ASLINDA NEDİR? AGARTHALILAR KİMDİ? 6,000 YILDIR DÜNYAYI YÖNETENLERİN ORİJİNLERİ
AGARTHA ASLINDA NEDİR? AGARTHALILAR KİMDİ? 6,000 YILDIR DÜNYAYI YÖNETENLERİN ORİJİNLERİ
(Apexian Kodu video programından)
İgor Mihayloviç: Ve bu bilgi sayesinde Atlantis kuruldu. Atlantis hakkında konuşmayacağız. “Atlantis. Ölümsüzlük Arayışındaki Elit” adında güzel bir video var. Öyle değil mi? İlgilenenler izlesin, arkadaşlar. Bu konuda çok şey açıklıyor.
Yani aslında bu filmde anlatılan noktaya geliyoruz: El’in çocukları eğlendikleri zaman, tüm insanlığın genetik modifikasyonlarını yapmaya başladılar. Başka bir deyişle, insanları ırklara böldüler ve onlara belirli özellikler bahşettiler. Ve en zeki oğullarından biri, bir ulus, en zeki ulusu yarattı, bunun sayesinde oyunlarında kardeşlerini yendi. Nasıl bittiğini biliyoruz.
Tatiana: Bu ulus ne için ayrıcalıklıydı? Onu özel kılan neydi?
İgor Mihayloviç: Kimseyi incitmemek ya da kırmamak için nazikçe ifade etmeye çalışacağım. Arkadaşlar, bu doğrulanabilir ve teyit edilebilir. Bugün hala tüm insanlık arasında hakim olan bu millette, bu gerçekten doğrudur. O zaman da hakim olmaya başladılar, bugün de hakim olmaya devam ediyorlar. Genetik modifikasyon sırasında Apexian genleri, yani Apexian kodu onlara yerleştirildi. Dört Apexian dişisinden dört gen alındı ve yerleştirildi. Başka bir deyişle, dört tip var. Ve bu genler sadece anne tarafından aktarılıyor.
Bununla birlikte, bir gen daha alındı. El’in bu oğlu, deyim yerindeyse, onu çok yüksek rütbeli bir Apexian’ın mezarından aldı. Bu bir üstünlük genidir, tam olarak bir erkek bireye yerleştirdiği elitist bir gen. Diğer genlerden farklı olarak bu gen erkek soyu üzerinden ve sadece erkeklere aktarılır. Eğer kadınlardan gelen o dört gen sadece anne soyu üzerinden aktarılıyorsa ve sadece kadınlar aktarabiliyorsa, bir erkek aktaramıyorsa, bu durumda tam tersi oluyor. Ama bu gen diğerlerine göre daha üstündür. Dişi olan genleri alırsak, yani dört türden birini alırsak, onlar aslında bu ulusu tüm diğer ulusların üzerine çıkardılar. İnsanlar çok daha zeki hale geldi. Ve bugüne kadar da entelektüel yeteneklerinde üstünlük sağladılar. Erkek soyu aracılığıyla aktarılan gen ise çarpıcı bir şekilde farklıdır. Çünkü bu gene sahip olan erkeklere sıra dışı yetenekler, diyebilirim ki zihinsel yetenekler kazandırdı.
Basit bir örnek. Bir erkek bu genin taşıyıcısı ise ve düzgün bir şekilde gelişiyorsa, içinde on kişinin bulunduğu bir odaya girdiğinde, herhangi birini kolayca karakterize edebilir; insanları hissetmeye ve algılamaya başlar. Bilirsiniz, böcekler arasında bir bağlantı vardır. Böcekler birbirlerini hissedebilirler, hem de çok uzak mesafelerden. Yani bu gen sayesinde o insanlarda da benzer bir yetenek ortaya çıktı. Bu onları gerçekten diğerlerinden çok daha üstün kılıyor. Neden? Çünkü her şeyi algılıyor, anlıyor ve hissediyorlar.
Tatiana: Belki, öngörü yeteneğine de sahiptirler.
İgor Mihayloviç: Elbette. Öngörü.
Tatiana: Olayların ve insanların.
İgor Mihayloviç: Tamamen farklı bir şekilde algılarlar. Bilinçleri farklı çalışır. Diyelim ki çok daha üretken. Bizim göremeyeceğimiz şeyleri görürler. Dolayısıyla böyle bir yetenekleri var. Doğal olarak, bu tür insanlar ülkeleri, ulusları ve herkesi kolayca yönetebilirler. Ayrıca, rahip sınıfında, bu belirli insanlar deyim yerindeyse sonuncu olmaktan çok uzaktır.
Tatiana: İgor Mihayloviç, üstünlük geni (ya da her ne deniyorsa) taşıyıcılarından farklı olan ulusun geri kalanı hakkında konuşursak, hepsinin dört dişiden kaynaklandığı ortaya çıkıyor? Bunlar dört tip insan mı?
İgor Mihayloviç: Dört tip, evet. Her yerde, görüyorsunuz, şöyle söyleyeyim: dört tip her yerde, hayvanlar, insanlar ve diğer herkes arasında. Elbette.
Tatiana: Bu çok önemli. Bu ilginç, çünkü ruh dolu varlıklar için dört türün bir tür şey olduğunu, nasıl dağıtıldığını anlıyoruz. Ama bu durumda bu nedir? Bir tür sosyal derecelendirme mi yoksa başka bir şey mi?
İgor Mihayloviç: Bu durumda, tam tersi. Bakın, sadece açıklayacağım. Tamam mı? Diyelim ki, bizim bakış açımızdan değerlendirirsek, birinci tip aslında Tanrı’dan çok uzakta olan insanlardır. Dördüncü tip ise bu şekilde doğmuş olanlardır; Tanrı’ya çok yakındırlar, hisler aracılığıyla Ruhsal Dünya’ya dair gelişmiş bir algıya sahiptirler. Oysa, Apexianları ele alırsak, onların ilk tipi entelektüel olarak en gelişmiş olanıdır. Ve daha sonra daha aşağı seviyede olanlar vardır. Dolayısıyla, doğal olarak, kendi derecelendirmeleri vardır.
Tatiana: Dolayısıyla onlar sistem için ilk olanlardır, kabaca konuşursak, bu hiyerarşide bir nevi ilk olanlardır.
İgor Mihayloviç: Evet, ilk olanlar sisteme daha yakın. Esasen, buna bakarsak, biraz benzer, öyle değil mi? Ama tek bir şey var, ben bunu normal bir piramitle karşılaştırırdım, tamam mı? Bu aslında normal bir piramit, onlara daha yakın. Onların dördüncü tipleri en altta; dördüncü tip bile değil, bu yanlış olur. Neden? Çünkü bütün ulus bu genin taşıyıcısı değil. Diyelim ki, ulusun yaklaşık yarısı bunun taşıyıcıları. Yani Apexian koduna sahip olmayanlar en altta. Onlar tam olarak yukarıda olanlara hizmet eder ve onlar için çalışırlar. Onların üstünde dördüncü tip vardır, sonra üçüncü, ikinci ve en üstte de birinci. Ama onların üzerinde, hepsinin üzerinde, o elitist kod vardır, ben buna böyle derdim. Orada her şey doğrudur.
Tatiana: İgor Mihayloviç, Apexian uygarlığının aslında o kadar sürü halinde yaşayan ilişkilere sahip olduğunu düşünürsek…
İgor Mihayloviç: Hayır, sürücül değiller, bir toplulukları var. Çok organizeler. Karınca yuvasına bakalım, arılara bakalım, kimi alırsak alalım.
Tatiana: Doğadaki başka her şey gibi, değil mi?
İgor Mihayloviç: Elbette. Bir aslan sürüsüne ya da maymun çetesine bakalım – her şey yerli yerindedir. Çok sıkı ve uyumlu bir topluluk oluştururlar. Bir lider vardır, bir maiyet vardır ve bir de diğer herkes vardır. Apexianlar da tam olarak bu şekle sahipler. Bizde de böyle değil mi? Evet, insanlar çok fazla bölünmüş durumda, ama yine, yapay olarak bu hale getirildik. Geçmişte ise tam tersine birlik içindeydik. Tekrar soruyorum, neden? Çünkü biz ruh doluyuz, sadece can verilmiş değiliz. Bu nedenle doğal bir eğilimimiz var ve hepimiz birleşik bir aile olmamız gerektiğini anlıyor ve biliyoruz. Oysa bilinçten gelen ve bizi ayıran şey – kavgalar, çekişmeler, bencilliğimiz – bu yanlıştır. Ve herkes bunun hakkında konuşuyor ve bunu biliyor. Ama ne yazık ki daha fazlası yapılmıyor.
İşte bu yüzden koşullara ihtiyaç vardır. Her şey koşullara bağlıdır. Öyle değil mi? Tekrar ediyorum, koşullar. Atlantis’in yok olmasından sonra, bu rahip sınıfı ve bu Apexian kodunun taşıyıcıları, 6,000 yıl boyunca izole bir şekilde var olmaya zorlandılar. En büyük bilgi ve gizemlere sahip olan Agartha’yı oluşturdular. Bu gerçekten de böyledir. Bugüne kadar pek çok gizemi ve pek çok bilgiyi sakladılar.
Tatiana: O içi boş Dünya, tüm bu teknolojik…
İgor Mihayloviç: İçi boş Dünya bir efsanedir. Ama gerçekle yüzleşirsek, ne görürüz? Devasa mağaralar, bu ulusun bunca zamandır var olduğu bütün yeraltı şehirlerini görürüz. Ve insanlar bunu bilmiyor mu? Biliyorlar. Özür dilerim, tüm kıtalar bile bu mağaralarla birbirine bağlı, tüm kıtalar. Öyle değil mi? Evet, öyle. Bunu herkes biliyor. Herkes Agartha’yı duydu. Herkes yeraltında yaşayan insanlar olduğunu duydu. Bu bilgi günümüze kadar gelmiştir ve buna dair pek çok kanıt vardır. Çünkü bu mağaralar yapay olarak yaratılmıştır. Tabii ki doğal olanlar da var, ama çoğu yapay. Bunları bu kadar çok miktarda kim yaratabilirdi ve ne kadar zamana ihtiyaç vardı? Yine, teknolojik olarak gelişmiş bir uygarlık olmalıydı ve onlar bunu gösterdiler.
Tatiana: Onların soyundan gelenler bu teknolojiler hakkındaki bu bilginin taşıyıcıları mı?
İgor Mihayloviç: Bugüne kadar. Ve bugün de o elitist bir ulus. Nasıl çarpıttığınızın bir önemi yok, ama bu doğru.
Tatiana: Şimdi bazı dinlerin neden teknolojik gelişmeyi ve bilimi durdurduğu anlaşılıyor.
İgor Mihayloviç: Bu doğru. Dürüstçe konuşalım: tam olarak bu ulus dinleri yarattı, onları şekillendirdi. Neden mi? Çünkü öyle olduğunu biliyorlardı, onlara öyle öğretilmişti. Ve bu bilgi bugüne kadar varlığını sürdürdü. Sadece koşullar böyleydi. Öyle değil mi?
Tatiana: Peki 6,000 yıl sonra bu koşullardan çıkmayı nasıl başardılar?
İgor Mihayloviç: Kolay. Belirli koşullar yaratılır yaratılmaz ve… Gerçekten çok basit. Diyelim ki geceleri dışarı çıkabiliyorlardı. Dışarı çıktıklarında, bazı insanlarla temas kurma fırsatı buldular. Doğal olarak herkesten çok daha zekiydiler. İnsanların bilmediği en büyük gizemleri açığa çıkarabildikleri açıktı. İnsanlığın ayartılması ve zayıflatılması. Ayrıca genel koşulları yaratan Allat’hiara’nın zayıflaması. Bu tam olarak 6,000 yıl önce ortaya çıkmaları gerçeğine yol açtı. Ve biz hemen ne gördük? Hemen rahiplik kurumlarının oluşumunu gördük. Apexianların yaratmış olduğu şeyi gördük. Ama, biliyorsunuz, yine, bunun iyi ya da kötü olması vs. Bunun için kimseyi suçlayamayız. Neden? Çünkü onlar bu koşullar altında yaşadılar. Bunu doğal olarak algıladılar.
Tatiana: Başka bir yol bilmiyorlardı, elbette.
İgor Mihayloviç: Başka bir yol bilmiyorlardı. Tabii ki. Yine, bilgilerini, bildikleri şeyi için, inandıkları şey için kullandılar ve yetenekli oldukları şeyi yaptılar. Aslında, evet, modern dünyamızı, tüketimci formatı yaratanlar tam olarak onlardı. Ama başka bir yol bilmiyorlardı. Bütün mesele bu. Daha sonra, aslında diğer dinleri şekillendirdiler ve onları bu formata uyacak şekilde uyarladılar, bunu ifade etmenin başka bir yolu yok. Evet, bu böyle.
Ama, öte yandan onlar sayesinde insanlık bugün hala tüketimci formatta bile varlığını sürdürüyor. Evet, her zaman savaşlarımız var, ama bu da tüketimci formatın biçimlerinden biri. Yine de hala hayattayız. Maneviyatı kaybettiğimizde ve tüketimci format bize geldiğinde, onu destekledik, kabul ettik, hepimiz kabul ettik, öyle değil mi?
Tatiana: Seçimimizi onayladık, doğru..
İgor Mihayloviç: Seçimimizi onayladık ve bu formatta yaşamaya başladık. İçimizde ne ortaya çıktı? İçimizde ne baskın olmaya başladı? Hayvan, en sıradan hayvan. Doğal olarak, uzun zaman önce birbirimizi öldürmüş olurduk. Neden öldürürdük? Basit bir soru. Tarihe bakarsak ve izini sürersek, her zaman ve her yerde yöneticilerin yanında, aslında bu tarihi yaratan, o zamanların en zeki insanları vardı. Dürüst olalım. Öyle değil mi?
Tatiana: Öyleyse, 6,000 yıl boyunca, esasen organize olmayı başardılar.
İgor Mihayloviç: Ve gücü elinde tutmayı.
Tatiana: Ve gücü elinde tutmayı. Ve bu büyük bir yetenek.
Kategoriler
E - Kitaplar
Diğer Kitaplar
- E-KİTAP: DÜNYANIN İÇİNDE. İKİNCİ TÜNEL (Transilvanya Dizisi 5 nci kitap)
- E-KİTAP: GİZLİ PARŞÖMEN (Transilvanya Serisi 4 ncü kitap)
- E-KİTAP: MISIR GİZEMİ. İLK TÜNEL (Transilvanya Serisi 3 ncü kitap)
- E-KİTAP: TRANSİLVANYA’DA AYIN DOĞUŞU (2 nci Kitap) – Tanrıların Gizemli Diyarında Gizli İnisiyasyon
- E-KİTAP: TRANSİLVANYA’DA GÜNDOĞUMU (ROMANYA BUCEGİ DAĞINDAKİ SIRLAR)
- E -KİTAP: İNİSİYASYON – Elizabeth Haich
- E-KİTAP: Koşulsuz Sevgi… Saklambaç
- E – KİTAP: ERENLERİN DÜŞÜNCELERİ