Dünyada Küresel İklim değişimi Problemleri ve Sonuçları Üzerine. Bu Problemleri Çözmenin Etkili Yolları – 6

Yazdır Yazdır 

Dünyada Küresel İklim değişimi Problemleri ve Sonuçları Üzerine. Bu Problemleri Çözmenin Etkili Yolları – 6

Ama, sismik aktivite artış bu bölgenin tek problemi değildir. Gezegenin yanardağlarının tümünün yaklaşık %7 si Japon takımadalarında yoğunlaşmıştır, buna bugün yanardağlarının aktivitesi nedeniye ciddi bir tehlike gösteren süper yanardağ dev volkanik Aira Caldera da dahildir…

… 2013’ten bu yana, ALLATRA Uluslararası Halk Hareketinin bilimsel araştırma ekipleri ayrıca volkanoloji alanı ile ilgilendi. Bu, nötrinoların davranışının ve Dünya’nın septon alanının incelenmesinin yanı sıra volkanik patlamaları tahmin etmek için yeni yöntemlerin geliştirilmesi ve jeodinamik ortamların mevcut magmatik oluşumlarının incelenmesi ile ilgiliydi. Nötrino jeofiziği ve nötrino astrofiziği alanında çalışan bilim adamlarımız, Dünya’nın içinden gelen nötrinoların davranışlarını gözlemlerken bazı korelasyonlar oluşturdular…

Ocak 2010’dan Ekim 2014’e kadar olan dönemde, Dünya’nın toplam nötrino emisyonunun ve septon alanının yoğunluğunun %12 azaldığı keşfedildi. Aynı zamanda, gezegenin “odak” alanlarında nötrino emisyonunda ve septon alan yoğunluğunda bir artış gözlemlenmektedir. Bu gerçek son derece endişe verici çünkü Dünya’nın iç kısmında meydana gelen süreçlerin geri döndürülemez hale geldiğini gösteriyor…

Kuşkusuz bunlar, volkanoloji ile bağlantılı olarak nötrinoların ve septon alanının davranışının incelenmesindeki ilk adımlardır. Sismoloji alanında yürütülen araştırmalara dayalı anlamlı sonuçlar elde etme yaklaşımları şimdiden geliştirilmiş ve uyarlanır mekanizmaların optimal kullanımını sağlayan gerekli yeterli koşullar keşfedilirken, volkanoloji alanına gelince, uyarlanır mekanizmaların gezegensel volkanik ve buna bağlı olarak meteorolojik süreçler üzerindeki etkisi hala deneysel araştırma aşamasındadır. Ama, enerji kaynakları, mekanizmalar ve volkanik patlamalara neden olan risklerin araştırılmasına olanak tanıyan bu genç ve dinamik bilim alanının da umut verici olduğu ve gelecekte daha ayrıntılı araştırma gerektirdiği şimdiden açıktır. Olay meydana gelmeden önce uzaktan, güvenli ve çok önce doğru sonuçları ve objektif bilgileri elde etmemizi sağlar! Bu da onu modern bilimin “dün”ünden niteliksel olarak farklı kılıyor…

Bundan başka, Aira Caldera’da alınan (Ocak 2013’ten beri) uzun vadeli gözlemin ilk cesaret verici sonuçları, şu anda dengeleyici durum seviyesinin hala oldukça aralıklı olmasına rağmen deneysel uyarlanabilir mekanizmaların kullanılmasının önemini göstermiştir. Belirli işletme faktörlerinin belirli değerlerinin optimal değerlerden sapmalar içindeki değişiminin sürekliliği, kararsız uyarlamaların oluşmasından kaynaklanır… Ocak 2013’ten bu yana yapılan gözlemler, bu uyarlanabilir mekanizmaların, olası risk ve tehditlerin ortaya çıkması ve son derece tehlikeli bir senaryonun gerçekleşmesi için koşullar yaratabilecek yan ve olumsuz olayları başarıyla engellediğini gösteriyor…

Çalışma, nötrino emisyonu ve Dünya’nın septon alanının yoğunluğu gibi göstergelerin kanıtladığı gibi, Dünya’nın iç dinamiklerinin aktivasyonunda kozmik faktörlerin önemli bir rol oynadığını ortaya koydu… Uyarlanır mekanizmalar, tektonik fenomenler için belirli koşulların oluşumu ile ilgili, Dünya’nın iç kısmında meydana gelen süreçlerin faz değişkenliğini ve dinamiklerini belirlemeyi ve ayrıca belirleyicilerini tanımlamayı mümkün kılar… Geliştirilen uyarlanabilir mekanizmalar, geri bildirim prensiplerine dayanmaktadır: dış veya iç değişikliklere yanıt olarak, yeterli tepkiler ve karşı değişmeler (ezoozmik seviyede aktivasyon kuvvetinde eşit olan karşı-hareket) için koşulların yaratılmasını teşvik eden ezoozmik bir itkiye neden olurlar. Böyle ayrı bir uyarım, fenomenlere neden olan, depremlere ve volkanik patlamalara yol açan tektonik etkileşim ve magmatik süreçlerin sorunlarını tetikleyen içsel ve dışsal kuvvetler arasında dengeli ilişkiler yeniden kurulana kadar sürer. Böylece, bu uyarlanabilir mekanizmalar, sağlanan grafiklerle kanıtlandığı gibi, bu ortamın koşullarının sürekli değişkenliği karşısında belirli bir sürdürülebilirlik sağlayarak, bu nispeten güvenli seviyeyi stabilize eder ve korur.

Nötrino emisyon grafiklerine ve Dünya’nın septon alanının yoğunluğuna bakılırsa, en eski kalderalarda (patlama sonrası kraterde oluşan çukur) meydana gelen süreçler arasında yakın bir paralellik vardır – Aira Caldera (Kagoshima Vilayeti, Kyushu bölgesi, Japonya) ve Yellowstone Caldera (Wyoming, ABD), bunların Pasifik plakası ile ayrılmış olmaları gerçeğine rağmen.

İçlerinde gerçekleşen süreçlerin bir şekilde birbirine bağlı olduğu ve çoğu zaman birbirine bağımlı olduğu gözlemlenmiştir. Aira Caldera’da uyarlanabilir mekanizmaların aktivasyonundan sonra bile, hem Aira Caldera (Japonya) hem de Yellowstone Caldera (ABD) alanında kaydedilen nötrino emisyonu ve septon alan yoğunluğunun pratik olarak özdeş kaldığı belirlendi. Grafik, uyarlanabilir mekanizmalarla Aira Caldera’daki sismik aktivite üzerindeki yapay kısıtlamaya rağmen, istikrarlı büyümelerini gösteren eğriyi göstermektedir. Tüm bunlar ve diğer birçok gerçek, Dünya’nın iç kısmında enerji birikimine işaret ediyor ve bu enerji serbest bırakıldığında dünya çapında yıkıcı bir felaketi tetikleyebilir. Uzmanlarımızın yaptığı hesaplamalara göre önümüzdeki on yıllarda bu gerçekleşecek. Dünyanın farklı yerlerinde bulunan iki süpervolkanın (Aira Caldera ve Yellowstone Caldera) aynı anda patlaması durumunda, insanlığın tamamen yok olma tehdidi var…

Aira Caldera’da (Japonya), uyarlanabilir mekanizmalar etkinleştirildikten sonra sismik aktivitenin dinamikleri önemli ölçüde azaldı. Sismik aktivitenin doğal bir şekilde geliştiği Yellowstone Caldera’da (ABD) aynı zaman diliminde önemli ölçüde artmıştır… Elbette, Dünya’nın derin enerjisinin kaynaklarının sır perdesini kaldıran İLKSEL ALLATRA FİZİK temelinde geliştirilen uyarlanabilir mekanizmaların etkisinin yanı sıra volkanizmanın tektonikler ile bağlantısının daha fazla araştırılması mevcut gerçekler bağlamında önemli bir öncelik haline geliyor.

İLKSEL ALLATRA FİZİĞİ’nin gelişmesiyle, doğal süreçleri kontrol etmenin oldukça gerçekçi olduğunu güvenle söyleyebiliriz. Kuşkusuz, tüm bu yeniliklerin ve uyarlanabilir mekanizmaların yapay uyarımlarının hala geçici olduğuna dair bir anlayış var. Ne yazık ki, litosfer, hidrosfer ve atmosferde meydana gelen süreçlerle ilgili küresel doğal afetlerden yakın gelecekte kaçınılamaz. Örneğin, volkanoloji ve sismoloji alanındaki araştırmalar sırasında yapılan nötrinoların ve septon alanının atipik davranışına ilişkin gözlemler, şimdiden aşağıdaki sonuçları çıkarmayı mümkün kılmaktadır. Japon takımadalarının ve üzerindeki yaşamın önümüzdeki 10 yıl içinde büyük patlamalar ve depremler sonucunda yok olma olasılığı %70’dir. Aynı zamanda, bunun önümüzdeki 18 yıl içinde gerçekleşme olasılığı %99’dur. Bu bölgedeki artan sismik ve volkanik aktivitenin yanı sıra kozmik faktörlerin etkisi göz önüne alındığında, her an küresel bir felaket olabilir. Bu, bu topraklarda yaşayan insanlar için özel bir endişe uyandırıyor ve 127 milyondan fazla insanın ve onların hayatlarının kurtarılmasına ve onların yerleşim bölgeleri için daha güvenli bir kıtaya önceden taşınmalarına katkıda bulunmak için uluslararası toplumun çabalarını şimdiden birleştirmemiz gerektiği gerçeğinin net bir şekilde anlaşılmasını sağlıyor.

Ne yazık ki, bugün itibarıyla, yeni fiziğin – İLKSEL ALLATRA FİZİĞİNİN – görüş noktasından volkanolojiyi araştıran bilim insanlarımız volkanik mühendislik alanında henüz ilk adımlarını atıyorlar. Sonuçta, bilimin bu genç dalı oluşumunun başlangıç aşamalarındadır. Bu alanın yoğun gelişim sürecini hızlandırmak için, çeşitli bilim alanlarından çok sayıda uzmanın çekilmesi gerekmektedir. Sadece binlerce uzmandan bahsetmiyoruz. Her şeyden önce, bunlar kendi alanlarında profesyonellerdir – düşüncelerinde tüketici sisteminin zombileşmesinden özgür, boş zamanlarında para için veya yeni bir tür silah yaratmak için değil, yüksek insanı amaçlar – gelecek nesillerin hayatının korunması – uğruna bu alanı özverili bir şekilde geliştirebilen düzgün ve zeki insanlar…

… Yeni jeomühendislik alanını incelerken, uluslararası topluluğa açık bir şekilde sunulan verilerle günümüzün gerçekleri arasında bir tutarsızlık tespit etmek mümkün oldu… Aynı problem modern tektonik haritalarına da uygulanıyor. Özellikle, Kuzey Amerika litosfer plakası daha önce göründüğü kadar bütün değildir. En son veriler, bu levhanın kıtasal kabuğunda, mevcut ABD topraklarını pratik olarak ikiye bölen sınır boyunca bir yarığa dönüşen yoğun bir bölünme oluşumunun gerçekleştiğini göstermektedir. Tüm hesaplamalara göre, kırık oluşum çizgisi boyunca bu alandaki yoğunluğun her geçen gün arttığı gerçeği göz önüne alındığında, yakında…

…Yellowstone Caldera’nın (Wyoming, ABD), Long Valley Caldera’nın (California, ABD) ve Valles Caldera’nın (New Mexico, ABD) bu hatta yakınlığı özellikle endişe verici. Son yıllarda, uzmanlara göre boyutları yaklaşık 55 km ila 72 km olan Yellowstone Kalderası, Kuzey Amerika kıtasındaki en büyük süper volkanın faaliyeti özellikle rahatsız edici olmuştur. Bu raporda daha önce belirtildiği gibi, süpervolkanın son aktivitesi önemli ölçüde arttı; sarsıntıların sayısı arttı. Nisan 2014’ün başlarında Yellowstone Milli Parkı’nda, yakın zamana kadar uzmanlar tarafından bu bölgedeki son 30 yılın en güçlü depremi olarak sınıflandırılan bir deprem oldu. Yellowstone Kalderası hakkında bu türden birkaç bilgiden biri olan bu bilgi, dünya topluluğu tarafından erişilebilir hale geldi (2004’ten bu yana, ABD yetkilileri Yellowstone Ulusal Parkı’nın bazı bölgelerine halkın erişimini sınırlandırdı ve buralarda gerçekleşen süreçlerle ilgili bilgiler halka kapatıldı). Yerel sakinler, hayvanların olağandışı davranışlarını fark ettiler ve bilgiler İnternet’e ulaştı. Örneğin, bizon ve geyik aceleyle parktan ayrıldılar. Şaşırtıcı şekilde, birçok hayvan Dünya’nın septon alanının yoğunluğunda keskin, ani bir artış hissediyor; bundan dolayı, olayın kendisinden önce bile gelecekteki bir doğal afet bölgesinden kaçmaya başlıyorlar…

.. ALLATRA Uluslararası Halk Hareketi bilim adamlarından oluşan bir ekip, Dünya’nın septon alanının yoğunluğundaki değişimle ilgili başka bir olağandışı fenomen keşfetti. Bir doğal afetten önce meydana gelen, daha önce bilinmeyen bir gerçeği tespit ettiler: kelimenin tam anlamıyla bir kasırga meydana gelmeden 7-8 saat önce, kaynağının olduğu yerlerde ve sonraki rotası boyunca septon alan yoğunluğunda keskin bir artış var. Ancak herhangi bir sonuca varmak için henüz çok erken, çünkü bu fenomen daha yeni keşfedildi ve daha fazla, daha ayrıntılı araştırma gerektiriyor…

…2002’den beri bilim adamları Yellowstone Ulusal Parkı’nda aşağıdaki fenomenleri gözlemlemeye başladılar: yeni gayzerlerin oluşumu, zemin deformasyonu, toprağın sıcaklığının kaynama noktasına kadar artması, magmanın içerdiği volkanik gazların salındığı yeni çatlakların ve yarıkların ortaya çıkması ve süpervolkanın uyanışının diğer birçok tehlikeli işareti. Bu rakamların önceki yıllara göre birkaç kat daha fazla olması endişe verici. Bütün bunlar, Yellowstone süpervolkanının magmasının yüzeye birkaç kat artan bir hızla yaklaşmaya başladığının kanıtıdır. Nisan 2014’te, ALLATRA Uluslararası Halk Hareketi’nin bir bilim ekibi, bölgede sadece nötrino emisyonunda değil, aynı zamanda septon alan yoğunluğunda da keskin bir ani artış kaydetti. Nisan 2014’te nötrino davranışı grafiklerine ve septon alan yoğunluğundaki artışa bakılırsa, Yellowstone süpervolkanı patlamanın eşiğindeydi. Ama daha da endişe verici olan, göreli bir istikrardan sonra faaliyet oranı göstergelerinin yeniden yükselmeye başlaması; yani şu anda volkanik süreçler hızla ivme kazanıyor…

Bir dizi bilim insanı tarafından yapılan en mütevazı tahminlere göre, Yellowstone Kalderasının süper patlaması tüm gezegende ani iklim değişikliğine yol açabilir. Ancak en kötü yanı, neredeyse tüm kıtadaki yaşamı anında yok edebilmesidir. Bilim adamları bu durumu simüle ettiler ve yanardağın bitişiğindeki alan kırmızı-sıcak gaz ve külden oluşan piroklastik akışlardan etkileneceğinden, patlamayı takip eden ilk dakikalarda 1.200 km yarıçapındaki tüm canlıların yok olacağı sonucuna vardılar. Ses hızına yakın bir hızla yayılacaklar ve yollarına çıkan her şeyi yok edecekler. Amerika Birleşik Devletleri topraklarını ve Kanada’nın bir kısmını içeren ikinci bölge, o bölgedeki insanların boğulmasına ve binaların çökmesi nedeniyle ölümüne yol açan küllerle kaplanacak. Ve bu tüm ölümcül ve yıkıcı sonuçlardan çok uzak…

…Kuzey Amerika kıtasındaki tüm bu kaynayan felaketsel durum, şu sıralar yukarıda sözü edilen topraklarda yaşayan toplumun önemli ekonomik krizi ile kötüleşiyor…

Yakın gelecekte dünya para biriminin “aniden” ortadan kalkacağı ve üzerine basıldığı kağıttan daha ucuz olacağı artık bir sır değil. Bu gerçek gizlenmeye çalışılsa da bugün kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. Bu, her zaman olduğu gibi birdenbire olacak (dünya senaristlerinin el yazısı belli oluyor) ve sadece bu lider ülkenin değil, dünyanın diğer ülkelerinden de yüz milyonlarca insan bir gecede dilenci olacak. Tüketim toplumu koşullarında konumlarının ne kadar zor olacağı anlaşılabilir…

… Küresel para biriminin çöküşü tüm dünyada ciddi bir ekonomik krize yol açacaktır. Bu, özellikle buna hazırlıklı olmayan ülkelerin nüfusunu etkileyecektir. Önümüzdeki on yıllarda Kuzey Amerika kıtasında kaçınılmaz küresel doğal afetler göz önüne alındığında, yüz milyonlarca iklim mültecisinden bahsediyoruz. Ve bu bütün dünya için ciddi bir problemdir. Unutulmamalıdır ki, aşırı koşullarda hayatta kalamayacak durumda olan, neredeyse yüzyıllardır hiçbir ciddi zorluk ve kargaşa yaşamadan barış içinde yaşamış insanlar için gerçekliğin sert olacağını unutmamalıyız..

…Bugün bile, doğal afetler, iklim değişikliği, silahlı çatışmalar, savaşlar, çatışmalar ve ekonomik krizler gibi nedenlerle insanlar evlerini terk etmek ve başka ülkelere sığınmak zorunda kalmaktadır. Yoksulluktan, dünya fiyatlarındaki artıştan ve diğer faktörlerden etkilenen en savunmasız vatandaş kategorisi olarak kabul ediliyorlar.