İŞARET (ALAMET)

Yazdır Yazdır 

İŞARET (ALAMET) VİDEOSUNDAN

 18 Mart 2021

İgor Mihailoviç: Biraz önce belirli bir alametten bahsettik, merak uyandırdık. Bu gerçekten bu videoyu izledikten (18 Mart 2021) bir kaç gün sonra gerçekleşecek olan anahtar bir andır. [*Alamet dediği,  21 Mart 2021 günü yapılan “Yaratıcı Toplum. Peygamberler Neyi Hayal Ediyorlardı” Konferansı].  Herkes için çok önemli bir olay gerçekleşecek, bunun çok önemli olduğunu ve bütün dünyayı değiştireceğini söylüyorum. * Elbette bir çok insan bu olayı ciddi olmayan bir şey olarak algılayacak, ama kısa süre sonra bütün dünya bunu bilecek ve tüm insanlar bu olayın önemini ve değerini anlayacak. Ama insanların neyi seçecekleri hala onlara bağlı, bu Tanrının onlara verdiği seçme haklarıdır. 

Bu olaydan bahsedelim, bu çok ilginç. Tam şu anda gerçekten olmakta olan şeyin tüm insanlık için önemini anlamanız için açık olmak istiyoruz. Bu sözlerle oynamak değil, aslında bunu bilinç ile anlamak zordur. Çünkü bu metafizik konuları ile ilgili. Bir kaç gün içinde gerçekleşecek olan olaya bakalım, anahtar nokta dünyanın değişecek olmasıdır. Bazı insanlar buna ciddiyetsiz davranacaklar, “tüm dünyadan insanlar toplandılar, evet bir şeyler yaptılar. Ama bu hayatımı hiç bir şekilde etkilemedi.” diyecekler. Bu hemen olmayacak, ama Tanrı bu şekilde davranır. Her şey doğal olarak, normal olarak ve kademeli olarak gerçekleşir. Hemen ve çabucak olabilecek tek şey, insanların seçimiyle gerçekleşebilecek olan farklı bir olay ile ilgilidir. Ama o da hemen olmaz. Her şey yavaşça ve kademeli olarak çöker. Bu korku çığırtkanlığı değildir. Bu, insanların seçimine ve isteğine göre gerçekleşecek olan olayların farklı gidişatından söz ettikleri zaman, peygamberlerin sözünü ettikleri şeydir. Ve bu gerçekten insanların seçimi ile gerçekleşebilir, bu ya iyi bir şey olabilir ya da kötü bir şey olabilir.

Ama tüm bunlarda en önemli nokta bu olaydır. Bu olay peygamberlerin en büyüğü, aynı şekilde tüm dinler için atanması gereken, son peygamber tarafından sözü edilen bir şeydir, bu tam olarak işaret (alamet) olmalıdır. Neden? Çünkü ilksel anlamda işaret (alamet) kendi içinde özü, bir olayın özünü taşır. Aynı şekilde son peygamber gelecek olan tüm olayların özüdür. Bakın, onun bizim yaşadığımız zamanlar hakkında konuşması ilginç. O zamanlar, şu anda gerçekleşmekte olan şeyler hakkında konuşuyordu. Yüzlerce yıl önce. O bunu biliyordu ve tüm insanlığın temsilcilerinin tam olarak bir kaç gün içinde hayata geçirecekleri bir şeyi gördü. Bunu nasıl bilebiliyordu? Basit bir soru. Tanrıdan başka hiç bir şekilde. Bu onun (peygamberin) büyüklüğünün nıhai kanıtıdır, insanlar arasında en iyisi olduğunun, insanlar arasında en iyisi olmuş olduğunun ve bu şekilde kaldığının kanıtıdır. O, Allah’ın kendisinin seçtiği kişiydi, bu çok önemlidir.

Peygamber, Kur’an’ın ve tüm dinlerin arındırılacağı zamanın geleceğini söyledi. Bu ne anlama geliyor? Bu, tüm dünyadan insanların toplanacağı anlamına geliyor. Ama tek bir yerde toplanmayacaklar, tek bir yerde toplanmak son derece zor. Tüm insanlığın temsilcileri olacak ve onlar arınmayı sağlayacaklar. Bu arınmanın esası nedir, esası basit. Bunun basitliği ne hakkında olduğunu biliyor musunuz? Basitçe ve açıkça açıklamaya çalışacağım. Tanrı var, Tanrı Bir’dir. Ve onun tek gerçeği getiren elçileri var. Tanrı farklı gerçeklere sahip olamaz. O Tanrıdır ve her zaman gerçeği söyler. Ve bu gerçek bizi ilgilendiriyor, hepimizin yalnızca fiziksel bedenin ölümünden sonra değil, yaşam sırasında hayatı kazanabilmemiz için, burada gezegenimizde cennetteymiş gibi yaşayabilmemiz için ruhsal olarak özgürlüğe nasıl ulaşabileceğimiz ile ilgilidir.

Bu yalnızca bizler Tanrının iradesini gerçekleştirdiğimiz ve Tanrının kendisinin kendi gerçeği ile bize gönderdiklerini dinlediğimiz zaman mümkündür. Bu böyle değil mi? İnsanlığın tüm temsilcileri toplanacaklar ve gerçeği anlatacaklar ve gerçek basittir. Onlar toplanacaklar ve Tanrıyı sevmemiz gerektiğini, Tanrının Bir olduğunu ve tüm peygamberlerin O’nun peygamberleri olduğunu, peygamberler dışında kimseyi dinlemememiz gerektiğini, elçiler haricinde Tanrı ile aramızda hiç bir aracının olamayacağını söyleyecekler. Bu olayın, insanlık tarihindeki en önemli olay olduğunu söyleyeceğim, insanlar birleştiği zaman bu arınmayı sağlayacaklar, yine de bu her şeyin hemen duracağı anlamına  gelmiyor, hayır. Ama her şey buna doğru ilerleyecek ve her şey değişecek ve dünya oldukça hızlı şekilde değişecek, hangi yönde değişeceği şu anda yaşamakta olan biz insanlara bağlı olacak.

Bu olay başka neden bu kadar önemli? Çünkü bu, dünyadaki herkesin seçileceği zaman gerçekleşecek, bu zaman için seçildiğinde. Hem yaşayanlar hem de ölüler bu olay ile yüzleşiyor olacaklar. Bu ne anlama geliyor? Tüm yaşayanlar ve ölüler, buna nasıl katılabilirler? Belki bundan da konuşmalıyız. Çünkü bu direkt olarak Yargılama Günü ile ilgili. Binlerce yıldır insanlar aldatılmakta oldukları bir çok başka spekülatif konular gibi Yargılama Günü konusunda da aldatıldılar. Gerçekte, insan varlığı hem cehennemin hem de cennetin kapısının taşıyıcısıdır, her biriniz dostlarım cehennemin ve cennetin kapısının taşıyıcılarısınız. Bunu hatırlamalısınız. Bu gerçekten böyle.

Tatiana: İgor Mikailoviç, her insanın seçilmiş olduğunu söyledin. Bir anlayış var, birçok insan diyor ki, seçilmiş insanlar veya başka seçilmiş insanlar var, onlar bazı önceliklere sahipler veya belki bir tür misyonları var.

İgor Mihailoviç: Yine, neden onlar seçilmiş insanlar diyorlar. Örneğin bir peygamber geldi, ama bazı insanlara geldi, neden? Peygamber bir insandır. Tanrının insan bedenindeki elçisidir. Canlı birinin imajında/görüntüsünde ölü bir dünyaya gelemez, bu imkansızdır. Çünkü dünyamız… Hatırlıyor musunuz dostlarım, Tatiana’nın papatyasına ve onu ziyaret etmeye gelen böceğe geri döneceğim, hatırlıyor musunuz? O dünyaya, o papatyanın dünyasına. Biz de o dünyaya sadece bir tür imajla/görüntü ile gelebiliriz. Bedenlerimizle, olduğumuz şekilde gidebilir miyiz? Bu hepimizin kafasında yaşayan fanteziye, Tatiana’nın fantezisine. Önceki videolardan bunu işitenler için. Burada da aynı şeydir. Canlı olan biri canlı imgede/görüntüde ölünün dünyasına gelemez. Eğer o imge/görüntü ile gelirlerse bu dünya yok olur. Hepimizinki gibi, benzer bedenlerde gelirler, insan olarak. Ama gerçeği getirirler ve bize verirler ve o zaman sorumluluk bize ait olur. Peygamberlerin geldikleri bu insanlar, diğerleri ile karşılaştırıldığında seçilmişler midir? Hayır. Sorumluluk, evet. Ama seçilmişlik? Gerçekte o herkese, tüm insanlığa geldi. Bir peygamber aynı anda her insana gelemez. O zaman insan sayımız en az ikiye katlanmalı, bu doğru ve yine belirli yasalar mevcuttur, buna göre beden ortaya çıkmalıdır, büyümeli ve peygamber konuşmaya başlamadan önce belirli bir zaman geçmelidir. Burada da bazı yasalar var. Bu durumda da aynı.

Bugünlerde hepimiz seçilmiş durumdayız. Çünkü şu anda yaşayan hepimiz, bitiş zamanlarında yaşayanlardır. Bizler son peygamberin büyüklüğüne tanık olacak olanlarız. Bu gerçekten önemli bir olay ve hepimiz seçildik, çünkü bu zamanda yaşıyoruz.

Neden burada olduğumuzu belirleyen yasalar var. Gerçekte ölmüş olan, ama hayat kazanmayanlar (Ruhu ile birleşip cennete, 7 nci boyuta gidemeyenler) bizimle birlikteler. Burada çok ilginç bir şey başlıyor. Bunun bazı insanlara yeni bir şey gibi geldiğini anlıyorum, bizimle birlikteler ne anlama geliyor vs. Çok eski zamanlardan bu yana alt kişilikler, cehenneme gidenler ile ilgili bilgi vardı. Sonradan çok fazla değiştirmeler oldu, ölümden sonra cehenneme gidenlerin kaderi hakkında hikayeler vs. Alt kişilikler hakkında birden fazla konuştuk, neredeler, onlar kim ve nasıllar.. Çelişki şu ki, çok fazla insan o alt kişilikleri hissediyor ve anlıyor, bu gerçek. Ama bilinç tartışmaya başlıyor, neden? Çünkü düşünce yapıları var. Bir yerlerde olmamız lazım, bu yer bir yerlerde tahsis edilmiş olmalı, nerede, hangi gezegende? Sonuçta, ölü olanlar büyük kürenin ötesine gidemezler, yani evrenimizin. Onun ötesine hiç bir şekilde gidemezler, çünkü ölü olanlar ölülerin dünyasında kalır, bunlar süptil maddi yapılardır, ama maddidirler. Bu yüzden, o dünya ile bu dünya arasında bir yerde olmak zorundalar ve o evrenimizde o dünya ile bu dünya arasında tek bir yer vardır. Bu her insanın sahip olduğu şeyin yanındadır, ruhun yanındadır ve bedeninin yanındadır, sadece orada. Böylece insan ruhlarının etrafında, gerçekte ölü olanların muazzam karmakarışıklığının olduğu ortaya çıkıyor, bir melek doğuncaya kadar, insan ruhsal olarak özgür oluncaya kadar.

Bu ölü olanlar ruhun yeniden doğuşuna eşlik ederler. Bu yeniden doğuş değildir, bir bedenden diğerine geçer ve kendisi ile birlikte ölen kişinin kişiliğini taşır. Yine, kişilik nedir, alt kişilik nedir? Bunun hakkında çok şey anlatıldı ve geçmişin çeşitli yazarlarının bu masalları. Kişiliğin deneyiminin ne olduğu ve nasıl yaşadıkları hakkında çok şey anlatıldı. Basitçe söyleyelim. O kolları olmayan, bacakları olmayan ve bedenleri olmayan bizleriz, ama duygular ile birlikte ve bu dünyanın anlayışı ile. Evet duyabiliriz, ama göremeyiz ve hissedemeyiz. Neden? Çünkü hislerimizi hissederiz, demek istediğim bu durumda ruhsal dünyayı hissetmek anlamına geliyor, sevgiyi hissetmek, neşeyi hissetmek ve yarın için umut hissetmek. Bazı kişilikler buna sahip değil. O kişilik için bu o cehennemde varoluştur. O ne canlıdır ne de ölüdür. Azap, duygular, ıstırap ve başka her şey vardır. Ama ölü olanlar için bahsedilen ikinci bir ölüm var. Tanrıya şükür bu neredeyse tüm dinlerde muhafaza edildi. İkinci ölüm çok daha dehşet verici. Ve bir alt kişilik olarak insan bunun farkındadır. Çünkü o hala bilince sahiptir ve kendini içinde bulduğu durumun çok iyi farkındadır. Hayatının her gününü milyarlarca kez hatırlar ve deneyimler. Bir şeyleri değiştirebileceğini (önceki hayatında) kavrar, ama artık değiştiremez. Her an son ölümünü bekler ve bu onlar için çok korku vericidir. Ölüm onun kişiliği için ne anlama geliyor? Ölü bir insan için ölümün korku verici olmaması gerektiği görünüyor. Bu korkutucu, bu çok korku verici. Bu korkutucu, çünkü her varoluş durur ve onlar bunu duyumsarlar. Ve bunun kaçınılmaz olduğunu anlarlar. Bu kaderden kaçınmak için her şeyi yaparlar. Çünkü bu korku vericidir.

Ölümden korkmadığını söyleyenler, böbürleniyorlar ve yalan söylüyorlar. Bu şuna benziyor, insan vurulup öldürülmeye mahkum olduğu zaman, ölümden korkmuyorum der, ama sonunda bunun son olduğunu duyduğunda, o zaman en cesur olan kendinden geçer. Bir deyiş vardır, en kısa sigara son sigaradır.

Tatiana: Böylece bazı kişilikler için imha edilmenin özgürleşme olmadığı ortaya çıkıyor.

İgor Mihailoviç: Bu ölümdür.

Tatiana: Onlar için daha dehşet verici bir durum.

İgor Mihailoviç: Bu ölümdür. Ve ölü olan hayatı elde edemez. Bu gerçekçi değil. Oysa çok fazla efsane mevcut. İnsanlar kendilerini aldattılar ve o efsaneleri icat ettiler. Altkişiliğin durumu yaşamımız sırasında kazandığımız şeydir. Bu nedenle bu söylendi ve açıklandı ve insanlar bunu biliyordu ve anlıyordu. 6000 yıldan daha fazla zaman önce insanların Tanrının yasalarına göre yaşamalarının nedeni budur. Onlar şeytanı dinlemediler. Çünkü bu dünyevi hayat sırasında bu dünyadaki her şeyin geçici olduğunu ve burada değerli hiç bir şeyin olmadığını anlıyorlardı. Burada değerli olan nedir? Zamandır, içinde hayatı, ebedi hayatı elde edebileceğimiz ve bir eşit olarak yüksek topluma girmeyi edebileceğimiz zaman. Yaşam sırasında bir melek olmak için ve hayatı elde etmek için. Değerli olan budur ve önemli olan budur. Ve bunlar insan yasaları ile yaşanır, yaratıcı toplumda olduğu gibi. Ama tüketici format geldiği zaman, her şey değiştirildi, çünkü bu korkutucu idi ve bu gerçek her şeyi parçaladı, basit gerçeği bilerek insan asla bu şekilde davranmaz, kendisi için ölümü elde etmek için, bu anlamsız. İnsanlar neye sahip olursanız olun sizin olmadığını anlıyorlardı. Bu doğru.

Tatiana: Böylece imha etme iki durumda mümkün.

İgor Mihailoviç: İki durumda. İnsan ruhsal olarak özgürleştiği zaman, kendi üzerinde çalışarak bunu elde ettiği zaman, insan gerçekten hayatı kazandığı zaman. O zaman doğal olarak, ondan önce ruh ile birlikte olan kişilikler yok olur. Ve o ruh ile birleşir ve ruhsal dünyanın bir parçası olur. Bu tek fırsattır. Beni bağışlayın, bunlar yasalardır. Dünyamızda da fraktal olarak tekrarlanıyor. Bundan dolayı, bu doğru ve bunu hissediyorsunuz ve her şeyin o kadar basit olmadığını biliyorsunuz. Ama bu daha sonra hikayeler, masallar ile değiştirildi ve bunu biraz unuttuk. İnsan ruhsal yola başladığında ve gerçekten ruhsal olarak olgun yoluna başladığında, özgürlüğe giden yola, şeytanın köleliğinden çıkma yoluna, hayatı kazanma yoluna başladığında, alt kişilikler her zaman engel oluşturur. Çünkü bu onlar için ölümdür, bu sınavlardan biridir. İnsan alt kişilikleri aşmalı, üzerinden geçmelidir. İnsan şeytanın üzerinden geçmelidir. İnsanın bunu yapmasını engelleyen nedir? Alt kişilikler son enerjilerini bilince müdahale etmek için harcarlar. İnsana kişilik olarak erişemezler, ama onun bilincine girebilirler ve insan ruhsal olarak oldukça olgun olsa bile, materyal olan bir şey ile dikkatinin biraz dağılması, dikkatini yanlış şeylere, maddi olan şeylere, ölü olan şeylere yatırması onun için yeterlidir. Ve bu gereğinden fazlasıdır. O zaman saldırılar hemen başlar, sistemin kendisinden gelen saldırılar. Başka deyişle, düşünceler maddi olana tutunur, insanda çok fazla gereksiz duygular, arzular ve tüm geri kalan şeyler ortaya çıkar. Yani, dikkati dağılır, Tanrıya giden yoldan sapar.

Tatiana: Yok edilme ile ilgili ikinci seçenekten konuşursak..

İgor Mihailoviç: İkinci seçenek gerçekleştiği zaman, bu tam olarak Tanrının yargılamasıdır. Bir tür genel felaket olduğu zamandır, şöyle diyelim, bu dünyanın yok olmasıdır.

Tatiana: İlk durumu tanımladın. Alt kişiliklerin aslında nasıl engel oldukları, Kişiliği engelleyerek en azından geçici varoluşlarını kurtarmak istiyorlar.

İgor Mihailoviç: Şimdi çok önemli bir olaya yaklaşıyorsun, çünkü sen ve ben ve hepimiz biraz önce insanların en büyüğü tarafından kehanet edilen en önemli olay hakkında konuştuk. Bu olaydan sonra alt kişiliklerin uyanması aktif olarak başlayacak. Son güne yaklaştıkça ölü olanlar daha da aktif olacaklar ve yaşayanların hayatlarına daha fazla müdahale edecekler. Bu doğrudur. Bu korku tellallığı değil arkadaşlar, bu masal değil. Bu zaten önceden gerçekleşiyor. Neden? Sadece açıklığa kavuşturmak için, piramit ile deneyler yaptık, eğer hatırlarsanız bu semboller kullanmak ve bilgiyi uzak mesafeden aktarmak ile ilgiliydi. Ve bu gerçekten çalışıyor. Eğer bunu görmediyseniz, izleyin, AllatRa TV kanalında.

Bir çok insanın ilk kez keşfettiği bir fenomen vardı. Ama gerçekte bu doğal bir etkiydi. Örneğin, operatör tarafından bilginin aktarılması perşembe günü gerçekleşti, ama insanlar bilgiyi o günden önce, salı günü aldılar. İnsanlar yanıtı önceden nasıl bilebildiler? Yanıtı yazdılar, yanıt tam olarak doğruydu. Bu, maddi dünyada zamanın lineer olduğu anlamına geliyor. Oysa süptil maddi yapılar hakkında konuştuğumuz veya olağan maddenin ötesine gittiğimiz zaman, orada tüm bunlar tek bir noktada toplanır. Orada farklıdır, farklı fizik, farklı süreçler. Alt kişiliklere gelince, o süptil maddedir. Onlar hisseder, anlar ve bilir. Çünkü onlar için bu zaten önceden gerçekleşmiş bir olaydır. Çelişki şu ki, yıllardır tanıdığımız psikiyatristler ve psikologlar sorular sormaya başladılar ve uyku problemlerinden şikayetçi olan çok daha fazla insan olduğunu not ettiler. Yani, insanlar daha çok rüya görüyorlar, ölmüş yakınlarını ve yabancıları gördükleri aktif rüyalar, kafalarında dönüp duran yığınla yabancı.

Son yıllarda çok daha fazla insan gün boyunca düşüncelere ve görmedikleri insanların imgelerine sahip oluyorlar, onları hatırlamıyorlar. Evet, bunun psikiyatri ve psikoloji bakış açısını anlıyorum, uzmanlar ile konuştuk, bana bu soruları sordular ve yakın zamanlarda benzer bir konuşma yaptık ve bunu açıklamaya çalıştılar. Bu açık, 2020 yılında salgın hastalık vardı, bu zor bir zaman, zihin sağlığı bozuluyor. Bu herkes için zor ve bu neden bu tür çok fazla düşüncelerin ortaya çıktığını açıklayabilirdi. Ama ya bu salgının olmadığı 2019 yılı? Ve bu tüm dünyada, sadece bazı belirli ülkeleri etkilemiyor. Bu tüm dünyada not edilen bir etki. Ve o derecede not ediliyor ki, uzmanlar bunu çoktan fark ettiler. Ama neler oluyor sorusunu sordular, neden çok fazla hasta insan ortaya çıkıyor? Bu insanlar hasta değiller, onlar sadece gerçekleşmekte olan anormallikleri fark eden türde insanlar. Tüm insanlar bunu fark edemez. Sonuçta insanların çoğu, aktif olduklarında bile ölü olanları fark etmezler, bu onlar için doğaldır. Bazı yüzler etraflarında, bilinçlerinde dönüp durur, alışkanlıkla onlarla konuşurlar, çoğu bir tartışmaya, bir konuşmaya çekilir ve böyle şeyler.

Ama neden ölü olanlar, yaşayanlara saldırmaya başlıyor? Tam olarak, yaşayanların ölümü değil, hayatı seçmeleri için. Bazı alt kişilikler kendi hayatları için savaşacak ve zaten savaşmaktalar.

Tatiana: Bu fedakarlık mı?

İgor Mihailoviç: Bu fedakarlık değil. Alt kişilikler fedakar olamazlar. Bu nedenle alt kişiliktirler. Hayatları sırasında egoist idiler. Bu nedenle ölü hale geldiler. Ama bu imha edilme onlar için çok dehşet verici. Çünkü bu sondur, karanlıktır. Evet, alt kişiliğin durumu hoş değil. Bu işkence ve ıstıraptır, ama hayattır, neye benzerse benzesin hayattır. Alt kişilikler şansları olmadığını anlıyorlar. Ama şimdi ölmek istemiyorlar, daha sonra ölmek istiyorlar. Sonuçta bilinç, şu anda sahip olduğumuz gibi aynı kalır. Her zaman kötü olan şeyi ertelemeye çalışırız ve iyi şeylerin olmasını daha çabuk olmasını isteriz. Bu alışkanlık ölümden sonra da bizimle kalır. Bundan dolayı, gerçekleşmek üzere olan olay çok önemli.

Tatiana: Bu, aslında herkesin bizi hayatı koruma yönünde zorlayacağı anlamına mı geliyor? 

İgor Mihailoviç: Biliyorsun, eğer bu daha çok tezahür etmiş olsaydı, ölüler filmlerdeki gibi mezarlarından çıksalardı, gelip bizi zorlasalardı, o zaman muhtemelen bu yönde hareket ederdik. Ama insanın kafasına düşünceler geldiği zaman bir çok insan bunu fark etmez.

Tatiana: Ayrıca, İgor Mihailoviç, özellikle İslam’da müminlerin rüyalarının yargılama saatinden önce nadiren yalan söyleyeceği söyleniyor.

İgor Mihailoviç: Elbette. Bu özellikle tam olarak bu zamanlar ile ilgili söylendi. O rüyalar gerçek olur, neden gerçek? Bu size yarın neler olacağını anlatan rüyalar olduğu anlamına gelmiyor. Hayır, ölü olanların size öleceğinizi söylemeleri anlamında doğru olacaklar. Ve bu doğrudur.

Özellikle sona doğru bir zaman gelecek, dedikleri gibi daha sık hatırladığınız zaman, sonuçta kişilik olarak hatırladığımız zaman, özellikle imajını ve ismini biliyorsak, onu ne kadar çok sık hatırlarsak, bu onun için daha kolay olur. Hatırlamamız, dikkatimizi yatırmamız alt kişilik için yiyecek gibidir. Böylece, azizler inananlara gelecek, önce kahramanlar olarak, sonra beni bağışlayın, olağan giysilerle değil, yırtık pırtık giysilerle ve başlarında haleleri olmadan. O zaman bu inananlar bu azizlerin ölü olduklarını anlayacaklar. Bu da olacak.

Her şey arındırılacak. Bu doğru. Hala iyi şeyler hakkında düşünmeliyiz, iyi olana odaklanmalıyız ve iyi olan şeyleri yapmalıyız. Her şey düşüncelerimizle başlar. Her şey kabul ettiğimiz ve hayata geçirdiğimiz o düşünceler ile başlar. Ölü olanların gelmelerinin nedeni budur, onlar düşüncelerimize gelirler. İşaretler (alametler) geliyor. Olacak olan, olacak, ama şunu söyleyeceğim. Tanrının sevgisinde olanlar korkmaz, ruhlarında Tanrı ile birlikte olanlar korkmaz. Ama Tanrısı olmayanlar korkarlar, çünkü ölü olanlar onlara tutunacaklar. Bu gerçek. Potansiyel olarak canlı olan ölüye dönüştüğü zaman, dünya derin boşluğa sürüklenir. Ama çok şeyi değiştirebiliriz dostlar. Bu gerçekten bizim seçilmişliğimiz, bugünün, bu zamanların seçilmişliği. İstersek, yapabiliriz.

İlginç olan nedir biliyor musunuz? Eğer birbirimizi rakip olarak görmek yerine, birbirimizle ortak dili bulursak, eğer birbirimizi anlamaya başlarsak, eğer bunu gerçekten istersek bunu yapabiliriz. Kollarımızı sıvayalım ve ilerleyelim. Dünyamızı görmek istediğimiz yer yapalım. Ama hiç bir şeyi değiştirmezsek, bu bizim seçimimiz, öyle değil mi? O zaman kimseye gücenmemeliyiz, ölüler dahil kimseyi suçlamamalıyız, onlar kendi seçimlerini yaptılar. Ama onlar hayatta kalmamıza yardım edecekler. Soru şu; onları duyup duymayacağımız, 6000 yıldır ölü olanları dinlemekte olduğumuz ve onların dayatmalarına bıraktığımız gerçeğine rağmen, zamanlarımızın sonunda ölüleri işitecek miyiz ve hayatta kalmak ve ölülere bile hayat vermek için doğru kararı verebilecek miyiz?

Her şey bize bağlı dostlar. Ve burada artık şakalar yok, bu hayattır ve hayat hakkında hiç kimse şaka yapmaz. İkinci bir girişime sahip olmayacağız ve bunu da düşünmeye değer.