PHAETON GEZEGENİ

Yazdır Yazdır 

PHAETON GEZEGENİ

Igor Mikhailovic Danilov (Sensei 4 kitabından)

“Phaeton’da ne oldu?”

“Tam olarak 5105 yıl önce, galaksimizdeki güzel gezegenlerden birinin, Phaeton’un imhası gerçekleşti.”

O Güneş sistemimizin beşinci gezegeni idi. Yörüngesi Mars ve Jüpiter arasında bulunuyordu. Phaeton oldukça büyük bir gezegen idi, gerçekte kütlesi Dünyanın kütlesini on yedi kat aşıyordu. Atmosferi Dünyanınkine benzeyen güzel bir gezegen idi. Güzel okyanusları, hoş manzaraları vardı. Phaeton’da bir yıl 260 Phaeton günü sürüyordu. Eğer dünya zamanı ile yorumlanırsa, Phaeton’da bir yıl 1898 dünya gününe eşitti.

– “Bu, Phaeton’da bir yılın neredeyse bizim beş yılımıza eşit olduğu anlamına geliyor.”

“Veya daha kesin olursak 5,2. Phaeton’da bir gün 175,2 dünya saatine eşit idi. O gezegende bir gün yirmi eşit parçaya bölünmüştü, yani yirmi saate. Prensipte bir gezegen olarak Phaeton muazzam bir enerji rezervine sahip idi ve hala çok uzun zaman var olabilirdi… eğer insanın aptallığı olmasaydı.”

– “Phaeton’da insanlar mı vardı, yani dünyalılar mı?”

“Bizler insansılara ait olan tek türler değiliz. Phaeton’da da insansılar yaşıyordu ve hatta Dünyadan çok daha önce.”

– “İnsansılar ne anlama geliyor? İnsana benzeyen yaratıklar mı?”

“Evet. Veya basitçe söylersek, bu insan varlıklarına benzeyen ve spiritüel ve hayvan veya maddi doğanın karışımından yaratılan duyarlı yaratıklardır. İnsansılar maddeleri, yani bedenleri ile birbirlerinden farklı olabilirler, ama hepsi aynı spiritüel yasalara ve materyal senteze göre yaşarlar.”

Gelişimin ve kendini geliştirmenin dikkate değer olasılıklarını önceden varsayan bu tür eşsiz kombinasyona rağmen, insansılar sadece kendi kürelerinde yaşamın en yüksek formudurlar. Ama Evren terimlerinde insansılar duyarlı yaşamın en düşük formlarından biridir. Eğer en düşük yaratıklar tek hücreli protozoa, örneğin amip, parazitik kamçılı protozon veya serbest yaşayan ışınlılar, güneş balığı vs olarak bakarsak, Evren terimlerinde En Yüksek Muhakeme dediklerimiz için, insansılar neredeyse amipler bizim için neyde aynısıdır, bu idrakin evriminin başlangıcıdır. Ama, duyarlı yaşamın diğer en düşük formlarına rağmen, spiritüel büyüme için büyük potansiyele sahibiz.”

– “Yaşamın daha yüksek formları mı var?”

“Elbette. Yaşamın en yüksek formları var. Ama onlar bugünkü konumuza ait değil. Evrende yaşamın çok fazla çeşitliliği var. Yaşamın insansı formu ile ilgili olarak, bu oldukça gençtir. Evrende dünyasal terimlerle sadece dört yüz milyon yıldır var olmaktadır. Ve genelde yaşamın insansı formu galaksimizde altmış dört milyon, yüz on dört bin, altı yüz doksan dört yıl önce ortaya çıktı (64,114,694). Şu anda 140 milyardan fazla aktif galaksi var ve insansılar tarafından yerleşilen yüz milyar kadar gezegen var. Güneş sistemimizde insansı yaşam bir milyon, iki yüz elli iki bin, yedi yüz elli sekiz (1,252,758) yıl önce ortaya çıktı. Ve Güneş sistemimizde insansılar tarafından yerleşilen ilk gezegen Phaeton idi, çok daha sonra Dünya.”

“Phaeton’daki son uygarlık gezegenin yok olmasından önce Phaeton zamanına göre 11,500 yıl önce, veya dünya zamanına göre 59,800 yıl önce var oldu. Ve gelişim seviyesi ile bizim çok daha ilerimizde olan oldukça gelişmiş bir uygarlık idi. Phaeton’daki insanlar Dünyayı bir çok kez ziyaret ettiler ve dünyalılar ile temaslar kurdular, Bilgilerini paylaştılar, Allat gibi Evrenin yapısının oluşumunun anlayışı için temel olarak önemli olan bilgiler dahil. Dahası, dünyalılar Phaeton’un yok olmasının tanıkları idiler. O gün yedi milyar Phaetonlu, Phaeton’da mahvoldu. Böyle bir patlama olmamıştı. Küre sadece çöktü.”

– ‘Çöktü’ ne anlama geliyor?”

“Phaeton’un maddesi enerji patlaması olmadan çöktü. Bu fenomen modern fizik ve astronomlar tarafından incelenmiyor. Bazen, uzayı keşfederken onlar için hala açıklanamaz olan bu tür fenomen ile karşılaşıyorlar, görünür madde enerji çıkışı, patlaması olmadan karanlık maddeye tersiniyor. Bunun hepsi oldukça doğaldır. Gerçekte, bugün insanlar fizik hakkında ne biliyorlar?

“Phaeton’da görünür madde, patlama olmadan karanlık görünmez maddeye geri çevrildi. Phaeton’un tüm kütlesinin %92’si enerji çıkışı olmadan karanlık maddeye tersindi, yani bir enerjinin başka bir enerjiye belirli bir dönüşümü gerçekleşti, olağandışı nötralizasyon işlemi. Ve kütlenin %8′, parçalandı ve şimdi Mars ve Jüpiter arasında yerleşik olan asteorid kuşağını oluşturuyor. Ama bunlar aslında asteroid değiller, ayrı ‘küçük gezegenler’, çünkü hala çok büyük kalıntı enerjiye sahipler. Enerji kütleleri fiziksel olandan daha büyüktür, bu kalıntıların dağılmamasının ve güçlü Jüpiter tarafından çekilmemelerinin nedeni budur, Phaeton’un bir zamanlar kuvvetli yerçekimi alanı ile döndüğü aynı yörüngede hareket ediyorlar… Önemsiz kütle parçalanması olduğu için, fotonların çıkışı gerçekleştir ve parlak bir flaş üretti. Bu olaylar insanların hafızasında kaldı ve ayrıca Phaeton hakkındaki efsanelerde kaydedildiler.

“Kadim Yunanlıların, ismi Phaeton olan Güneş tanrısı Helios’un oğlu hakkında atalarından miras aldıkları bir mitleri vardı. Mite göre, Phaeton babası gibi ölümsüz değildi, çünkü deniz tanrıçası Phetida’nın kızı ölümlü peri Klimena tarafından doğurulmuştu. Efsanelerin söylediğine göre, Phaeton babasından Helios’un cennet yolunda günlük yolculuğu için kullandığı altın arabayı en azından bir kere kullanması için ona güvenmesini istedi. Ve Helios oğlunun isteğini gerçekleştirdi. Ama Phaeton göksel takım yıldızlar arasında yolunu kaybetti ve ateşli atlar arabacının elinde zayıf düştüler. Ateş arabası Dünyaya tehlikeli şekilde yakınlaştı. Alevi Dünyayı kapladı. Ormanlar yanıyordu, kayalar sıcaklıktan çatlıyordu, denizlerdeki ve nehirlerdeki sular kaynadı. Hayvanlar, kuşlar ve balıklar mahvoldular. İnsanlar ve bütün şehirler mahvoldular. Dünyanın tanrıçası Gaia tanrıların yöneticisi Zeus’a yalvardı ve korunma istedi. Dünyayı mahvolmaktan kurtarmak için Zeus Helios’un arabasını bir yıldırım ile çarptı. Kızgın bukleleri ile Phaeton gökyüzünde parladı ve Eridan nehrinin kıyısına düştü. Hikaye bu.

“Böylece güçlü enerji salıverilmesi olmadan bu gerçekleşti. Pheton sadece yok oldu… Başlangıçtaki Sesin adapte edilmiş formülü kötü ellere, daha doğrusu kötü kafalara geçtiği zaman bu oldu. Güç üstüne güç elde ederek, bir deney yapmak istediler.

“Phaetonluların dikkate değer şekilde ilerimizde olmalarından dolayı yoğun gelişimlerine rağmen, böyle gelişmiş bir uygarlığın yaşadığı Galaksimizin en güzel gezegenlerinden biri bugün var olmuyor”.