YAŞAMIN AMACI, SHAMBALA’NIN BODHISATTVALARI

Yazdır Yazdır 

Igor Mikhailovic Danilov

“Geçen sefer Buddha’nın bilgilerinin kısmen kaybolduğunu ve kısmen çarpıtıldığını söyledin.

Buddha’nın öğretisi başlangıçta sözlü idi. Ama, spiritüel uygulamalarının basit ve anlaşılmasının kolay olması nedeniyle – özellikle ‘Lotus Çiçeği’ insanlar arasına büyük rezonansa sahipti. Buddha’nın felsefi öğretileri ilk kez MÖ 29’da, ölümünden neredeyse 600 yıl sonra takipçilerinin sözlerinden palmiye yapraklarına yazıldı. Bu, Buddha’nın gerçek öğretilerine ilişkin olarak çarpıtılmış versiyonda yazılmış olan el yazmalarının en kadim erken-Budist kolleksiyonudur. Çünkü bu bilgiden zengin olma ve özelde onun temelinde bir din yaratma kendi kişisel amaçlarının peşinde koşan insanlar tarafından yazıldı.

Dahası, Buddha’nın ölümünden sonra, havarileri arasında hizipleşme gerçekleşti. Onların bir kısmı Hīnayīna doktrini (Sanskritçede ‘daha küçük vasıta veya kurtuluşun ‘dar yolu’ anlamına gelir) adı verilen geleneksel görüşe bağlı kaldı. Kendi başlangıç formunda bu gerçeğe az çok daha yakındı, çünkü uygulayıcının son kurtuluş yolunda (Nirvana) kendisini Samsara’nın bağlarından (ruhun bir bedenden başka bedene geçmesi) özgürleştirmesi için kişisel çabalarının önemini vurguluyordu. Ve hala, bunu karmaşık, şişirilmiş bir külte çeviren insanlar tarafından zamanla ağır şekilde çarpıtıldı.

Sanskritçe anlamı ‘büyük vasıta’ ve “kurtuluşun geniş yolu’ anlamına gelen bir diğer doktrin Mahāyāna Budist öğretinin tüm yönlerini düzeltti, Buddha’yı bilge bir adam ve Öğretmenden tipik bir ilaha dönüştürdü ve ‘Bodhisattva’ları’ onun yayınımlarına (uzantılarına) dönüştürdü. Kendi anlayışlarında, herkes o dinin yönetici zümresine girerek bir Bodhisattva olabilirdi, Bodhisattva sözcüğü tamamıyla farklı bir anlama sahip olsa da. Bu sözcük Shambala’dan kaynaklanır.

“Sanskritçeden ‘Bodhisattva’ sözcüğünün tam tercümesi şu anlama gelir: ‘Özü bilgi olan.’ Buddha o zamanlardaki spiritüel gelişimi seviyesine hesaba katarak bu kavramı insanlara tanıttı. Ama bu sözcüğün kendi çözümlemesinde bile, bunun anlamı şuna benziyor: ‘ Bodhisattva Mükemmelliğin en yüksek seviyesine erişen ve Nirvana’dan çıkıp gelen, Shambala’ya tekrar girme iradesine sahip olan, ama yaşayan yaratıklara Sevgisi ve şefkati ve onların mükemmellik elde etmelerine yardım etme arzusu nedeniyle bunu geri çeviren Shambala varlığı’. O sahte ‘bodhisattvalar’ ne yaptı? Sadece Buddha’nın tanımından bir kaç sözcüğü çıkardılar: ‘Shambala’dan’, ‘Nirvana’dan çıkıp gelen’, ‘iradeye sahip’ ve ayrıca ‘mükemmellik elde etmelerine yardım etmek’ ve bunu kendi yorumlarına değiştirdiler. Sözcüğün tüm anlamını kendilerine faydalı olacak şekilde değiştirdiler. Dünyanın bunu asla bulmamasını umdular. Ama bu gerçek, gerçek bilgi ile ilgili olarak onların ölçülmez aptallıklarını işaret ediyor. Ne kadar çarpıtılırsa çarpıtılsın, ne kadar gizlenirse gizlensin, ne kadar çok yok edilirse edilsin gerçek spiritüel bilgi insanlara doğru zamanda Shambala tarafından saf formunda getirilir, çünkü bu, dünyanın tüm Öğretilerinin ondan çekildiği Dünyadaki spiritüel bilginin tek kristal kaynağıdır.

“Bir insanın Bodhisattva olması imkansızdır. Bununla birlikte, insanlık tarihinde, ruhları ile Bodhisattva seviyesine büyüyebilmiş olan çok az birey vardı. Ama bu eşsiz bireyler insanlığın var oluşunun tüm tarihinde bir elin parmakları kadardır, tarih olarak düşündüğünüz bildiğiniz zamanın minik uzunluğunda değil. Kendi üzerlerinde çalışarak insanların spiritüel uygulamada ulaşabilecekleri en yüksek seviye, tekrar vurguluyorum, kendi üzerlerine çalışarak, Sevginin aracılığı ile ruhlarını ölümün onlara hükmedemeyeceği dereceye kadar geliştirmektir. Başka deyişle, kendilerini reenkarnasyonların zincirinden özgürleştirebilirler ve ilahi Sevgi ile, Nirvana ile birleşebilirler. Sizin için bu ‘Nirvana’ sözcüğünün anlamını bile anlamak zordur. Ama hiç bir dünyasal haz bu en yüksek halin bide biri ile karşılaştırılamaz.”

“Bodhisattvalar gerçekten Shambala’dan varlıklar mı?”

“Evet. Onlar insanların Mesken dedikleri kendi küçük dünyalarını yarattılar. İnsanların spiritüel olarak büyüyebilmeleri ve ruhlarını geliştirebilmeleri için spesifik olarak oradan dünyaya hem bilimsel hem de spiritüel bilgi verilir”

“Mesihler de Bodhisattva mı?”

“Bazen Bodhisattvalar kendi temel öğretilerini verirken Mesih olmak zorundadırlar. Ama bu çok nadirdir. Çoğunlukla, bir kural olarak, Mesihler onların öğrencileridir.”

“Bodhisattva Kim olduğunu kimseye kanıtlamaz ve dahası, bir din yaratmaz. Bodhisattva insanın spiritüel özü ve onu nasıl geliştireceği hakkında Öğreti verebilir. Ama bir din şeklinde değil… Aslında, herhangi bir din onun yönetici sınıfının megalomanyası tarafından meydana getirilen gösteri dünyasıdır ve insan kalabalığından para yolmak için yaratılmıştır.”

Sen kimsin? Bedenin sadece seni doğumdan ölüme taşıyan bir taşıt olduğunu anlayacaksın, önce bir reenkarnasyonda, sonra bir diğerinde. Nereye varacağın bu taşıtı nasıl kullandığına bağlıdır. Ya o kendi kendine çalışır, ya da sen onu sürersin. “Bir insan – yani, ruhu – sadece bu taşıtın sürücüsüdür. Eğer ruhunuz uykuda ise, taşıt başkaları gibi aynı yönde gider. Sürücü daireler çizer. Ama eğer ruh uyanırsa, doğru yönde, spiritüel gelişim yönünde sürer, kendi seçtiği yönde. Ama bir insan için en önemli olan şey bu taşıtın sürücüsünün kendisi olduğunu anlamasıdır. Bunu kavrayarak, daireler çizmeyi bırakabilir ve Nirvanaya gidebilir. Başka deyişle, tanrılara benzer hale gelir.”

“Ruhun varoluşunun amacı nedir? Amaç basittir: sonunda, Tanrıya olgun bir yaratım olarak gelmek.. İnsan spiritüel ve hayvan doğasının sentezidir.

Ruhun belirli bir formu elde edebilmesi için bu sentez gereklidir; ruh maddeye girmek zorundadır, başka deyişle olgunlaşmak. İnsan, kelebek gibi, ruhunun gelişim aşamalarından geçer. Metaforik olarak konuşursak, önce ‘yumurtadan’ çıkarak insan ‘larva’ veya ‘hayvan insan’ maddi aşamasından geçer, tırtıl gibi Dünyada çoğunlukla materyal çıkarlar ile emekler. Kendinde bir ruh görmez ve kendisini maddesi ile, başka deyişle bedeni ile bir ve aynı olarak düşünür.

Sonra kavrayışın belirli zamanı geçer, ya birinden diğerine birçok reenkarnasyonların gidişatında veya tek bir hayat sırasında – bu herkes için farklıdır – ruhu spiritüel Sevginin erdemli düşüncelerinde olgunlaştığı zaman. Kademeli olarak, insan gerçek ‘Ben’ini (ruhu) ve ‘koza’yı (beden) açık bir şekilde kavradığı zaman, bir ‘koza’ya, ‘insan insan’ aşamasına dönüşür. Şimdi beden kendi ruhunun olgunlaşması için madde olarak görülür. Dışsal olarak herhangi bir şekilde görülmeyebilir, ama içsel olarak içinde çalkantılı, küresel değişimler gerçekleşir.”

En sonunda, ruh sonunda olgunlaştığı zaman, ‘koza’ açılıverir ve ışıl ışıl güzel, ilahi bir yaratık onun içinden çıkıp uçar – kendi uçuşunda özgür olan ‘kelebek’ veya ruh. Diğer güzel yaratıklara katılarak, yeni ruhların doğumuna, aynı rotayı izleyecek olan yeni ‘larvaların’ yaratılmasına katılır. Bu gerçekte ‘insan – Tanrı’ aşamasıdır.

Bütün amacın hayvandan ilahi olana evrimde yatmasının nedeni budur, Tanrının tam olarak gelişmiş parçacığı olmak için. Bu başlangıçtan beri içimizde, içimizin derinlerinde gömülüdür. Bu nedenle Tanrıyı arıyoruz, bu nedenle Tanrıyı biliyoruz …”

– “Ya ben ateist isem ve Tanrıyı inkar ediyorsam?”

“Hiç kimse, kim olursa olsun gerçekte Tanrıyı inkar etmez. Çünkü herkes bunu ruhunda hisseder. herkes ne kadar cesur olursa olsun karanlıkta korkar. Herkes ebediyeti, ölümü, yaşamının anlamını ve var oluşunu düşünür. Bir çok insan sadece yeterli bilgiye sahip değildir, zihninin koruyucu fonksiyonlarını açar ve bu düşünceleri susturmaya çalışır.”

-“Reenkarnasyon ile ilgili olarak, Shambala’dakiler de reenkarnasyondan geçerler mi, yoksa ebediyen var mı oluyorlar?”

“Eğer Shambala’nın Bodhisattvalarının yaşamını kastediyorsan, onlar tamamen farklı yasalar altında var oluyorlar. Ve insanlar gibi bedensel, kaba maddeye sahip değiller. Shambala’da gerçekliğin tamamıyla farklı tarafı vardır. Daha iyi anlamanız için, onların bedenleri zaman ve uzayda kendi yasaları altında var olan süptil maddedir. Ve eğer insan dünyasında, zihin bedene hizmet ediyorsa, Shambala’da beden zihne hizmet eder. Neden Shambala bulunamıyor? Çünkü o algının tamamen farklı frekansında var oluyor.”

– “Öyleyse, bir insan bedeninde oraya gidemez?”

“Neden? Eğer bedenini gerçekliğin algısının o frekansına dönüştürebilirse gidebilir.”

– Fantezi gibi görünüyor.”

“Bugünün insan algısı için, böyle görünebilir. Ama bu gerçektir.. Eğer insan bunun bilim kurgu olduğuna inanıyorsa, öyle inansın.. Ama insan hiç bir şeyi kendi kendine uyduramaz, çünkü tüm bu bilgiler onun arzularına bakmaksızın vardı, vardır ve var olacak. Onun bilişi yetenekleri sadece benmerkezciliği ile sınırlıdır. Genel olarak konuşursak, bilim kurgu kendi özünde sadece kavranılmamış gerçekliktir.”

– “Öyleyse bu yüksek varlıklar bu dünyaya nasıl geliyorlar? Eğer gerekliyse, insanlar ile temas kurabilirler dedin.”

“Her zamanki gibi, enkarne olarak. Ruhları sekizinci günde bir bebeğin bedenine girer, başka deyişle tüm insanlar gibi doğarlar.”

– “Ruhun yaşamın sekizinci gününde insana girdiğini sana düşündüren nedir?” Örneğin, Hristiyan dininde ruhun hala anne karnında iken bedene girdiğine inanılır.”

“Bu yanlış bir inanç. Apaçık, biri bir şeyi yanlış şekilde anlıyor ve başka biri bunu yanlış şekilde tercüme ediyor. Üçüncü bir kişi mantığından gelen kendi düşüncelerini ekliyor; bu şekilde, gerçek bilgi kayboluyor. Her şey alışıldığı gibi.. Gerçekte, ruh insan bedenine sekizinci günde girer. Hatta bu gerçek hayatta dökümante edilebilir. Enerji maddesi olsa da ruh, yine de bedene girdiği zaman süptil maddenin niteliğini edinir. Sekizinci günde yeni doğan bebeğin ağırlığının ü. ila yirmi gram ve bazen istisnai durumda elli grama kadar artmasının nedeni budur. Eğer sindirdiği ve dışarı attığı şeyler hesaba katılarak yedinci günden başlayarak yeni doğanın ağırlığı ölçülürse, bu dökümante edilebilir. Başka deyişle, sekizinci günde, yeni doğan bebeğin ağırlığında keskin bir artış olur. Dahası, tam olarak sekizinci günde, çocuğun bakışı ‘canlı’, ışıltılı hale gelir. Bunu fark etmemek imkansızdır.”

– “Boddhisattva’lar olağan insanlardan nasıl farklı?”

“Farklı değiller. Tüm güçlükleri, zorlukları ve ayrıca dünyanın baştan çıkarmalarını deneyimlemek için insan “maddesinde” bilinçli olarak doğar. Ve insan yaşamlarının gidişatında gerekli katkıyı yaparlar. Bazen belirli bir amaç ile, Shambala’da alınan bir kararı yürürlüğe koymak için Dünyaya ‘gelirler’, ama çoğunlukla gözlemciler olarak gelirler. Boddhisattva’lar genel insanlar gibi yaşar ve işlerini alçakgönüllülük ile yaparlar, yine de içlerinde, bu İnsan bir Boddhisattva olduğunun farkındadır. Ama bunu asla söylemez veya anons etmez. Kural olarak etrafındaki hiç kimse bunu bilmez. Bu herhangi biri olabilir, yakın dostu, ahbabı, akrabası vs.”

– “Neden gözlemciler olarak gelirler?”

“Bu kurala veya daha doğru olarak sorumluluğa sahipler. Shambala’nın Bodhisattvalarının her biri, bin yılda en azından bir kez enkarnasyon yoluyla bu dünyaya gelmek zorundadır. Ne için? Bir insan hayatı yaşamak için, insanlığın nasıl ve ne düşündüğünü görmek için, insanlara hangi seviyede bilgi verilmesi gerektiğini görmek için. Başka deyişle, insan doğasını tanımak için, çünkü Shambala’da bireylerde hayvan doğası yoktur. Shambala’da tamamen farklı bir realite vardır. Bu nedenle, orada yaşayan bir Bodhisattva, burada neler olup bittiğini anlamak için, unutmaması için, deyim yerindeyse çok fazla gevşememek için bu dünyaya gelir. Rigden Djappo bile bu kuraldan kaçamaz. (Rigden Djappo Shambala’nın yöneticisi). Ama, kural olarak o bu dünyaya insan uygarlığının gidişatında küresel değişimlerin başlangıcından önce, yaklaşık olarak her on – on iki bin yılda bir gelir, bir Mesih olarak değil, bir Yargıç olarak. Daha önce gelen personelinin işlerini kontrol eder, insan algısının seviyesini, spiritüelliklerinin derecesini veya maddeye gömülmelerinin derecesini değerlendirir. Buna bağlı olarak, o zaman Shambala bir karar verir, bu insanlık için olmak veya olmamak kararı.”  

– “Ne demek istiyorsun?”

“Eğer insanlığın çoğunluğu spiritüel olarak ilerleyen bir toplum olarak değerlendirilirse, o zaman muhafaza edilir. Çoğunluğu materyal doğada ise, maddi doğada hüküm sürüyorsa, o zaman önceki uygarlıkların bazılarını etkileyen “küresel felaketlerin” aynı hikayesi tekrarlanır. Toplam nüfusun onda birinden daha azı sonraki uygarlığın ruhları için maddenin ‘üremesi’ için bırakılır. İnsanlık yolu kendisi seçer, Shambala’nın eylemleri sadece bu seçimin sonuçlarıdır.”

– “Anladığım kadarı ile, onların ana misyonları insanlığın spiritüel gelişimi.”

“Neredeyse haklısın. Yukarıdan, başka deyişle Kozmik Hiyerarşiden veya Tanrıdan gelen asıl misyonları reenkarnasyonunun tüm döngüleri sırasında insan ruhunun geliştirilmesidir. Sadece insanda spiritüel doğa uyandığı zaman aktif şekilde bunu geliştirmeye yardım ederler.”

“Her Bodhisattva buradaki zamanında hizmet etmek, tüm bir hayatı yaşamak zorundadır. Yine de her Bodhisattva her an Nirvanaya gitmekte özgürdür; bu onlar için büyük bir baştan çıkarıcı şeydir.”

– “Bir keresinde Boddhisattva’nın insanlık adına Nirvadan ayrılan bir insan olduğunu söyledin.”

“Elbette. Bu nedenle bu onun için çifte baştan çıkarmadır, çünkü dünyasal olmayan mutluluğun zirvesinin bu halini hissetti… Nirvanayı terk edip buraya gelmenin nasıl bir yiğitlik olduğunu hayal edemezsiniz. Metaforik olarak konuşursak, Bodhisattvalar en önemli çalışmayı yapmak için gönderilen en iyi gönüllülerin en iyisi olanlar ile karşılaştırılabilir. Bodhisattvalar insanlar uğruna, insan ruhlarının gelişmesi adına burada kalırlar, bu ruhların gelişebilmesi ve Özgür olabilmesi için, gerçekten Özgür. Çünkü içsel özümüz, ruhumuz yaşamın bu her bir anında çabalıyor.”

(Çeviri: Saffet Güler)