YOLLARDA GÖRÜNMEZ DÜNYANIN TEZAHÜRLERİ. KENDİNİZİ VE SEVDİKLERİNİZİ KAZALARDAN NASIL KORURSUNUZ. BİR YOL DENEYİ.

Yazdır Yazdır 

YOLLARDA GÖRÜNMEZ DÜNYANIN TEZAHÜRLERİ. KENDİNİZİ VE SEVDİKLERİNİZİ KAZALARDAN NASIL KORURSUNUZ. BİR YOL DENEYİ.

 Selamlar, sevgili dostlar! Bugünün makalesini görünmez dünyanın, yol kullanıcılarının – sürücüler, yolcular ve yayalar – bilinci üzerindeki etkisi nedeniyle gerçekleşen trafik kazaları fenomenine adamak istiyoruz.

Görünmez dünyanın etkisiyle, düşüncelerin, resimlerin, çeşitli görsel ve işitsel halüsinasyonların aracılığı ile bu tür fenomenlerin insanları yollarda çeşitli türlerde kazalara ve trajedilere yol açan yetersiz ve bilinçsiz hareketlere sevk ettiğini anlıyoruz. Tüm insanların öyle ya da böyle bu tür fenomen ile karşılaştıklarını eklemek istiyoruz. Ama bu makalede, motorlu taşıt yollarında gerçekleşen şey hakkında konuşuyoruz. Tüm bunlar tek bir bütün olarak işlediği için, ortak tanım için buna sistem diyelim.

Bir sistem (kadim Yunancada σύστημα bütün, parçalardan oluşmuş, kombinasyon anlamına geliyor) birbirleri ile ilişkide ve bağlantıda olan, belirli bir bütünlüğü, birliği oluşturan, tek bir amaca hizmet eden elementler setidir.

Yukarıda sözü edildiği gibi, bu sistemin bileşenleri resimler ve düşüncelerdir. Kafamızdaki resimlere ve düşüncelere dikkati vermek, insanın içinden geçtiği belirli duygusal hallere yol açar. Günlük hayatta bunun nasıl işlediğinin basit tanımlayıcı bir örneğini verelim. Hayal edin: iyi bir ruh halindesiniz, hayat muhteşem ve aniden, hiç nedensiz, çocukken birinin sizi nasıl kırdığının anımsatıcı düşüncesi geldi veya borç para verdiniz ve geri alamadınız ya da aniden kendinizin veya yakınlarınızın trajik ölümünün resmi kafanızda yanıp söndü. Çoğunlukla, bu anılar veya resimler insan psişesinde “kırmızı düğmelere” basarlar. Sanki bu düşünceler nasıl “can evinden vurabileceklerini” ve ruh halimizi bozabileceklerini “biliyorlarmış” gibidir. Sonuç olarak, anında ciddi duygusal hallere sahip olursunuz: kırgınlık, öfke, korku, size kötü şekilde davranıldığı hissi vs. Ayrıca, sistemin işleyişinde önemli elementlerden bir tanesi arzudur. Arzunun açıkça yıkıcı olması gerekmez, hayır. Ama, hepimizin bildiği gibi, eğer bir şey istiyorsanız, ama onu gerçekleştirmek için fırsata sahip değilseniz, o zaman bu da yıkıcı şekilde davranır. Anında, muhteşem halimiz negatife değişir. Eğer bu zihinsel saldırıları gözlemlerseniz, ki bunlara başka türlü isim veremezsiniz, bunların açıkça sistemli olduklarını ve çoğunlukla, hedefi doğru şekilde vurduklarını görebilirsiniz. Bu sistemin işleyişinin amacı, insan yaşam enerjisi aracılığı ile kendisinin enerjisini yenilemek ile bağlantılıdır. Duygular tam olarak insan varlığından sisteme yaşam enerjisinin “pompalandığı” bir tür aktarımdır ve sistemin beslenmesi gerçekleştirilir. İnsanın bilincindeki tüm bu saldırılar onu daha duygusal hale getirmeyi ve bundan dolayı, onu sistemi daha fazla beslemesi için zorlamayı amaçlar.

Yollardaki her türde “anormal” kazalara geri dönersek, sizlerle sadece bu tür vakaların tanımını paylaşmak istemiyoruz, aynı zamanda yol trafiğinin daha güvenli olmasına, bir çok insan hayatının korunmasına ve trajedilerden kaçınmaya yardım etmek için etkili bir yol önermek istiyoruz. Bu yöntem şimdiye kadar bizler tarafından keşfedilmemiş olan görünmez dünyanın fizik bilimi ile direkt olarak ilişkilidir. Ama yaşamlarımızda bu dünyanın etkisi ile sürekli olarak karşılaşıyoruz. Bu fenomenlerin bilimsel görüş açısından kapsamlı araştırılmasına yeni bir itici güç, Nisan 2015’te görünmez dünya yapısının temelleri üzerine bir raporun yayınlanması oldu – BAŞLANGIÇTAN BERİ VAR OLAN ALLATRA FİZİĞİ. Raporun kendisinde ifade edildiği gibi, orada insanlık için yeni olan hiç bir şey sunulmuyor. Bu Bilgi daha önceki uygarlığın insanları için elde edilebilir idi, ama maalesef insan aptallığından dolayı, zamanla kayboldu. Bu rapor, kendi gelişmesinde kuantum sınırının ötesinde niteliksel bir adım atmak için şu anda modern fiziğin çok yoksun olduğu şeydir.

Bugün, toplum görünmez dünyanın tezahürleri hakkında çok sayıda dökümante edilmiş gerçekleri biriktirdi. Dolayısıyla, ALLATRA Uluslararası Halk hareketinin katılımcılarının bir girişimci grubu, görünmez dünyanın işleyişinin örneklerini kapsayan programların serilerini yarattı ve aktif şekilde bunları geliştiriyor. Bir çok konunun ortaya atıldığı ve bazı paranormal fenomenlerin kapsamlı açıklamalarının verildiği ilk temel programlardan biri, Igor Mikhailovich Danilov’un katılımıyla GÖRÜNMEZ DÜNYA programıdır. Abartmasız olarak, bu programın herkes için faydalı olduğu söylenebilir. Bundan başka, çok büyük bölümü çoğu zaman düşmanca olan görünmez dünyanın insan üzerindeki etkisini en aza indirmek için, insanın kendi üzerinde nasıl çalışacağına adanmıştır. Nasıl huzurlu ve neşeli yaşanır, yatağa korkusuz gidilir ve en sonunda enerjisel olarak insanı boşaltan, ondan yaşam enerjisini ve bazen de yaşamının kendisini alan çeşitli görünmez yaratıklar için yiyecek olmak nasıl durdurulur. Bu sorulara ayrıntılı yanıtlar GÖRÜNMEZ DÜNYA programında (AllatRa TV youtube kanalı) veriliyor.  

Ama makalemizin konusuna geri dönelim – motorlu yollardaki kazalar. Sonuç olarak, yol her şeyin her zaman o kadar basit ve dosdoğru olmadığı bir yerdir. Yollarda, trafik kurallarına uyulup uyulmadığına bakmaksınız, açıklanamayan, ilk bakışta nedensiz, çoğu zaman büyük kazaların trajik son ile gerçekleştiği, yüksek kaza oranı olan belirli anormal yerler vardır. Sürücülerin kendileri, bunun “büyülü bir yer” olduğunu söylüyorlar. Eğer trafik kazalarının istatistiklerine bakarsanız, yolun belirli kesimlerinde, metre metre tek ve aynı yerde kazaların gerçekleştiği ortaya çıkar. Bu nasıl olabilir? Örneğin, neden aynı kazaların sayısı eşit olmayan şekilde dağıtılıyor? Nesnel faktörlerin olduğu açıktır. Her şey için mistisizmi suçlamayacağız. Ama görünür komplikasyonların ve engellerin olmadığı, kazaların sayısının sabit olduğu alanlar var. Elbette, trafik kurallarına uymak kazaların toplam sayısını önemli ölçüde azaltır, ki bu insan hayatlarının ve maddi kaynakların korunmasına yol açar. Ama şimdiye kadar modern bilimin anlayışının ötesine geçen ve maalesef yalnızca trafik düzenlemelerinin yerine getirilmesiyle çözülemeyen anlar vardır. Ve bu, arabanın yanlış çalışması veya başka nesnel faktörlerden dolayı değildir. Ama bu, görünmez dünyanın insanın bilinci üzerindeki etkisinden dolayıdır. Bu kişinin bir sürücü olması gerekmez, çünkü kazalar her zaman sürücünün hatası nedeniyle gerçekleşmez. Çoğu zaman sürücüler düşüncesizce geçmemeleri gereken yerlerden geçen, pratik olarak kendilerini araba tekerlerinin altına atan insanlardan şikayet ediyorlar. Yolu geçmek için boş bir anı beklemedikleri, ama direkt olarak hareket halindeki bir arabanın altına düşmek için uygun fırsatı aradıkları izlenimi var. Bazen bazı bilinemeyen kuvvetlerin insanı ileri “fırlattığı”, tam olarak şimdi yolu geçmeye başlamaları için ittiği görülebiliyor. Özel bir yer otomobil intiharları tarafından işgal ediliyor, bir sürücü, hiç neden olmadan, ne yaptığını kavramadan karşı şeride geçer veya arabayı hendeğe gönderir. Çoğunlukla, bu anda arabada, kendisinin yanısıra, durumun rehineleri olan başka insanlar vardır. Tüm bunlar görünmez kuvvetlerin insan bilinci üzerindeki etkisinin sonucudur.

AllatRa kitabında, BAŞLANGIÇTAN BERİ VAR OLAN ALLATRA FİZİĞİ raporunda ve Igor Mikhailovich Danilov ile yapılan video programlarında verilen Bilgiler sayesinde, sürekli olarak hayatımızı etkileyen, ama göze görünmeyen şey hakkında bilgi insanlığa tekrar ifşa ediliyor.

Sistemin işleyişini yöneten genel yasaların görüş açısından, bu vakaları daha ayrıntılı olarak düşünelim. Çoğu sürücünün hiç nedensiz, kişinin arabaların aktığı yerde gaz pedalına basmak, kırmızı ışıkta geçmek, yolda yetersiz hareketler gerçekleştirmek, kasti olarak tehlikeli sollama yapmak, trafik ışığı dur işaretinden ve yüksek sesli uyarının arkasından demiryolu geçidinden geçmek istediği bu tür durumlara aşina olduklarına eminiz. Bu neden oluyor? Bunu, bu şekilde davranan sürücelere sorarsanız, sıklıkla onlara bunu yaptıran şeyi tam olarak açıklayamazlar. Bir çok insan bu tür davranışı dikkatsiz oldukları gerçeği ile açıklıyor. Çok hızlı araç kullanmış olanlar, dedikleri gibi “cesaretli” olanlar, çoğu zaman keskin duygusal hal içinde, her şeye gücü yetme ve aşırı kendine güven hali, bir tür gösterişli kahramanlık hissettiler! İşte veya evde bir çatışmadan sonra insanın kazaya karışması nadir değildir.

Çoğu zaman bu tür durumlarda sürücüler işitsel ve görsel halüsinasyonlar yaşarlar, bu halüsinasyonlar sırasında hareket eden arabaları görmezler, yoldaki insanları veya engelleri fark etmezler. Psikologlar bunu, bu tür stresli bir durumda dikkatin zayıfladığı, beden hareketliliğinin yavaşladığı ve tepkinin kötüleştiği gerçeği ile açıklıyorlar.

Ama gerçekte ne oluyor? Neden sürücülerin direksiyonun arkasına duygusal, uyarılmış bir halde oturmamaları tavsiye edilmiyor? Ama tersine, araba kullanırken mümkün olduğu kadar sakin olmaları? Çünkü yoldaki tehlikeli eylemleri gerçekleştirmek için aktive edici, her zaman bir duyguya neden olan bir düşünce veya bir resimdir. Çoğu zaman bu düşünce veya resim insanı kasten tehlikeli hareketler yapmaya itmeyi amaçlıyor veya tam bir uyuşukluğa girmesini, hareket etmek gerektiği anda sadece kayıtsız kalmaya zorlamayı amaçlıyor.

Eğer bir düşünce direksiyondaki insanı çoğu zaman negatif sonuca yol açan belirli hareketler yapmaya itebiliyorsa, o zaman sorular sormak isteriz: zihnimize gelen düşünceleri kim kontrol ediyor? Neden duygusal haller hepimiz için gerçekten bu kadar tehlikeli?

AllatRa kitabı sayesinde hepimizin bildiği gibi, insan düşünceler üretmez, düşünceler ona “dışarıdan” gelir. Bu tür düşünceleri oluşturan bu alan yapısına farklı zamanlarda farklı adlar veriliyordu. Modern dünyada, onun ismi sistem, birleşik bilgi alanı, hayvan zihin sistemidir, daha önceleri ve hatta şimdi çoğu zaman şeytan sözcüğü kullanılıyor, bunların hepsi tek ve aynı şeyin sıfatlarıdır. Onun esası, insan bilincine empoze edilen resimler, düşünceler ve duygular aracılığı ile insanın davranışının üstü kapalı, gizli kontrolüdür. Ana odak insanın temel, hayvansal içgüdülerindedir. Amaç, onu uygun, önceden belirlenmiş davranış modeline itmektir ve kalabalıkta – hala çeşitli kollektif olaylarda kitleleri kontrol etmekte ustalıkla kullanılmakta olan insanın hayvan sürüleri gibi davranmasına itmektir.

Bir Kişilik olarak her insan kendi bilincinin çalışmasını gözlemleyebilir, bunun için biraz pratiğe ihtiyaç olmasına rağmen. Maalesef, çocukluktan bu yana bizlere insanın ikili doğası, ruhsal ve hayvan bileşenleri anlatılmadı. İçimizde gerçekte kimin düşündüğü anlatılmadı. İnsanın düşünceler üretmediği, ama sadece bilincinin nasıl çalıştığını gözlemlediği anlatılmadı. Ve bu veya diğer düşünceler arasında seçme fırsatına sahip olduğu! Ve elbette, Kişilik olarak insan varlığının hisler vasıtası ile algıyı geliştirebileceğini söylemiyorlar. Büyürlerken, çoğu insan bazı “içsel”, görünmez seviyede kontrol edilmekte olduklarını hissediyor. Bu, içsel gerginlik, hafiflik ve dinginlik yokluğu, düşüncelerin durdurulamayan sonsuz akışı ile ifade ediliyor. Ama bilgi olmadan, onlara aslında neler olduğunu anlamanın yolu yok. Anahtar insanın düşünceler üretmediği, düşünceleri gözlemlediği gerçeğinde saklı iken, o zaman sadece hoşuna giden bu veya başka düşünceyi seçer, dikkatini ona yatırır ve sadece o zaman her şey spesifik bir eyleme dönüşür veya yalnızca düşünce seviyesinde kalır. 

Öyleyse, duygusal bir hal kendisinde hangi tehlikeyi gizler? Konu, insanın artık bilincin ona sunduğu şeyin gözlemcisi olmaması ve onunla “yapıştırılmış” olma halinde, direkt olarak sistemden kafasına gelen komutları düşünmeden, eleştirel değerlendirme ve analiz olmadan yerine getirmesidir. İnsan kafasındaki düşüncelerin çalışmasını gözlemlemeyi bırakır. Kafasında olan her şeyi kendisinin olarak görür ve çoğu zaman bunu tavsiyeler olarak kullanır, kendi “iç sesini” dinler. Kendisini düşünceler ile böyle özdeşleştirmesi, eylemlerinin eleştirel analizinden ve seçim hakkından yoksun bırakır. Aslında, Kişilik olarak insan, bilinci ile “biraraya yapıştırıldığı” anda, onu yönlendiren hayvan zihin sisteminin kontrolü altına girer. Neden hayvan zihin sistemi gibi bir kavramı kullandık? Çünkü bu sistem hayvanların davranışını kontrol eder. Bunu doğada gözlemleyebiliriz. Karıncaların, arıların, sürü hayvanlarının, kuşların yığınlarının hayatı örneğinde. Hayvanların, anlaşmadan nasıl birlikte görünür bir lider olmadan doğru hareketler gerçekleştirdiklerini görebiliyoruz. Ama, gerçekte, bir lider görünmez seviyede mevcuttur. Bilimde, buna kollektif (hayvan) zihni adı verilir. Bu konuda büyük sayıda bilimsel çalışmalar biriktirildi. Bu özellikle böceklerin yaşamının örneğini gözlemek için ilginçtir, gelişmiş bir beyine ve bilince sahip olmayan, herhangi bir üniversiteden mezın olmayan yaratıklar çeşitli uygulanan disiplinlerin çok iyi “farkında” oldukları zaman. Onlar birlikte uyumlu olarak kolonilerinin yaşamını destekleyen çeşitli hareketler gerçekleştirirler. Oldukça karmaşık binalardan başlayıp, emeğin dağılımına kadar. Ne patronları ne de planlama toplantılar vardır, ama her şeyi doğru ve yetenekli şekilde yaparlar.  

İnsanın doğası ikili olduğu için, onu kontrol etmek için, bir hayvanın durumuna getirilmelidir. İnsan duygusal bir hale dalar dalmaz, içgüdüler ile yönlendirilerek bir hayvan gibi davranmaya başlar. Sonuç olarak, insanın bedeni, aynen bilinci gibi bir hayvanın bedeni ve bilincidir. Kişilik olarak insan, Kişiliğin içinde kuşatılırken. Duygusal bir halde olarak, yol kullanıcıları çoğu zaman trajik bir sona yol açan hareketler gerçekleştirirler.

Bir alan yapısı olarak insan bilinci çeşitli türde görünmez faktörlerden etkilenir. Bu etki kendisini ani sersemlik, uyuşukluk, gerçekliğin yer değiştirmesi (işitsel ve görsel halüsinasyonlar) şeklinde bilincin işlemesinde bu tür aksamalarda tezahür ettirebilir. Herkes kendisinde bu tür haller gözlemiştir. Bazı durumları duygusal olarak deneyimleyerek, onun hakkında düşünüp durursunuz, özellikle araba kullanırken. Durum, sanki otopilota geçilmesidir ve insanın tüm dikkati içsel tartışmaya, o anda yakında olmayan muhataba bir şeyi kanıtlamaya değişir. Bu çok yaygın bir fenomendir. Ama en sıklıkla bu tür “gerçekliğin değişmesi”, jeomanyetik bozulmaların olduğu alanlardaki insanlar tarafından deneyimlenir. Ama, jeomanyetik anormalliklerin kendileri insan bilincini etkilemez, elverişli koşullardan dolayı bu alanda yaşayan o parazitik yaratıklar etkiler. Bu, mutfakta unutulan yiyecek kalıntılarında hamam böceklerinin ortaya çıkması ile karşılaştırılabilir ve onlar farklı hastalıklara neden olan çeşitli türde enfeksiyonlar taşıyabilirler, insan hayatının kalitesini etkileyebilirler. Ama hamam böcekleri görünür iken, onları kovmak için ne yapmamız gerektiğini biliriz, şu anda konuşmakta olduğumuz şey görünmezdir. Sosis ve ekmek ile beslenmez ve her türde zehir ve kapan ile yok edilemez.

O ne ile beslenir? Duygular ile! Hem “pozitif” hem de negatif duygular. Neden pozitif sözcüğünü parantez içine aldık? Çünkü çoğu zaman zindelik hissi, aşırı kendine güven, bir arzunun gerçekleşmesinden veya onun gerçekleşmesini beklemekten dolayı hoşnutluk halinin neden olduğu duygusal pozitiflik ile sakin, neşeli içsel hale uyumlanırız. Ama bu haller temel olarak içsel hoşnutluktan farklıdır. Sakin pozitiflik uzun süreli iken ve insanı huzur, neşe ve mutluluk ile doldururken, duygusal pozitiflik tersine, kısa ömürlüdür, çoğu zaman parlak ve etkileyicidir, neredeyse her zaman yerini bunalım hali alır.

Direksiyon başında olunca ve kazalar sırasında, insanlar duygusal olarak yeterinden fazla dahil oluyorlar. Duygular yükselir! Nefret, öfke, korkudan başlayarak birisinin benden daha iyi araba kullandığı gerçeği hakkında kıskançlığa kadar çıkar. Ve ölümcül bir kaza sırasında nasıl bir duygu patlaması gerçekleşir? Bunların muazzam miktarı fiziksel bedenin ölümü anında salıverilir. O görünmez yaratıklar için bu gerçek bir ziyafettir. Bu nedenle insanların bilincine bağlanırlar ve bu tür durumları daha kışkırtmak için onları kontrol etmeye başlarlar. Ve eğer insan kendisini bilinç olarak düşünmeye alışmışsa, o zaman doğal olarak bu tür yaratıklar tarfından kontrol edilir.

Kaza sonrası durumlar tüm bunlarda özel bir yeri işgal eder. Böyle bir kazada hayatta kalan bir insan uzun süre bunun anılarının gelmesinden korku hissi deneyimleyebilir. Bundan başka, çok fazla sayıda insan buna duygusal olarak bağlanır, kaza yerinden araba ile geçerken her şeyin hala “taze” olduğunu söylerler. Olan şeyin hoş olmayan resmini gördükten sonra, bununla ilgili korkutucu resimler ve düşünceler uzun süre zihinlerine gelmeye devam edebilir: ya böyle bir duruma düşersem? Doğal olarak, korku duygusu sağlanır. Ve yine, sistem yiyor! Bu lezzetli bir öğle yemeği yedikten sonra, ayçekirdeği istemenize ve bunları büyük zevkle yemenize benzer.

Buna nasıl direnebilirsiniz? Yanıt kendisini gösteriyor: yolda duygusal olmayı bırakın ve mümkün olduğu kadar sakin ve dikkatli olun! Başka ne yapabilirsiniz? AllatRa kitabı, görünür ve görünmez dünyalarda işaretlerin/sembollerin etkisi hakkında bilgi veriyor. Negatif ve pozitif işaretler/semboller var. Bizim durumumuzda, AllatRa sembolüne odaklanacağız. Şuna benziyor:

Bunun uygulanması iki farklı şekilde kullanılabilir: Ruhsal bileşeni canlandırmak için beyaz arka planda siyah çizgili sembol kullanılır; görünmez dünyadan gelen negatifliği baskılamak için siyah arka planda beyaz çizgili sembol uygulanır. AllatRa sembolünü eve, ofise, işyerine koyan insanlardan kanıtlarımız var. Pozitif bir trend fark edilmekte. Çatışmaların sayısı azaldı, ekipteki atmosfer gelişti. Eğer insan düşüncelerini ve duygusal hallerini kontrol etmezse, elbette sadece sembollerin çalışmasına güvenmek anlamsızdır. AllatRa kitabında yazıldığı gibi,  

Hala, sembollerin asıl etkisi insan seçiminde yatar. Eğer insanda Ruhsal doğa hüküm sürüyorsa, bu sembol onu ilave ruhsal güç olarak etkiler. Yani, sembol bir tür rezonansa girer ve insanın yaratıcı ruhsal gücünü kuvvetlendirir.” 

Ama, motorlu yollara geri dönelim. Bu makalede, kayıtsız olmayan ve görünmez dünyanın etkisinin neden olduğu çeşitli türde kazaların azaltılmasına katkıda bulunmak isteyen herkese bilimsel bir deney yapmalarını öneriyoruz. Deneyin fikri, artan kaza oranı olan yolun kesimlerine yol işareti olarak AllatRa sembolünü – siyah renkli arka planda beyaz çizgili sembol – yerleştirmektir. Kazaların sayısının nasıl değiştiğini belirlemek için, bu alanda sembol konulmadan önceki ve sonraki kazaların sayısını belirlemek iyi olacaktır. Ayrıca, tehlikeli üretim tesislerine AllatRa sembolünü yerleştirmek yaralanmaların sayısını azaltabilir. Girişimci grup özel bir yol haritası yaratmayı ve yolda yüksek kaza sayısı olan anormal yerleri işaretlemeyi önerdi. Bu sürücüleri uyarır. Yoldaki bu tür yerlerin konumunu bilerek, insanlar daha tedbirli olur, ki bu ayrıca hem sürücüleri hem de yayaları korur.

Bu konu ile ilgilenen ve deneyi yapmakta bize yardımcı olmak isteyen herkes, lütfen mektuplarınızı ALLATRA Vesti’ye gönderin; e – posta: info@allatravesti.com. Konu yerine “Yol kazalarının azaltılması” yazın.

ALLATRA Vesti ekibi

(Çeviri: Saffet Güler)